Kategoriler
Ayrımcılık ve farkındalığa yönelik süreçlerimiz Bisikletle aktivizm Göçmenler ve Bisiklet

Sınırsız Pedal

Göçmen, mülteci, sığınmacı, yerli, vatandaş, yabancı… Bir ülkenin topraklarında yaşayan farklı kesimlerden insanı tanımlamak için kullanılan kelimeler ne kadar çeşitlendikçe, insanlar o kadar etiketleniyor ve kategorize ediliyor. Bu etiketlerin ve kalıp yargıların ötesinde; haritadaki sınır çizgilerini alaşağı eden, kelimelerin insanlar arasına koyduğu sınırları kaldıran, iletişimde ve erişimde özgür ve sınırsız bir eşitliği savunan bir bakış açısı benimsiyoruz.

Bisiklet bizim için, bir ulaşım aracı olduğu kadar, toplumdaki farklı kesimlerin sosyal entegrasyonunu ve sosyal uyumunu arttırmak için kullanılabilecek; farklı renkten, ırktan, ulustan, ideolojiden, dilden insanı eşit bir düzlemde yan yana getirebilecek bir iletişim aracıdır. Bisiklet ülkeler, şehirler ve bölgeler arasındaki sınırları ortadan kaldırır. Aynı zamanda insanları; toplumsal etiketlerden ve sınıflardan azade olabilecekleri, yani onları sınırlayan toplumsal statülerden sıyrılabilecekleri bir düzlemde bir araya getirir.

Bu bakış açısıyla on yılı aşkın bir zamandır Türkiye’de yaşayan farklı kesimlerden, uluslardan ve ulusal statülerden insanla birlikte çalışıyor, birlikte yol alııyoruz.

Kadıköy’deki Göçmen Çocuklarla Atölyeler

Kadıköy’de yaşayan göçmen çocukların sıra bisiklete gelmeden önce çözülmesi gereken çok daha temel ihtiyaçlarının olduğunu ve bisikletin bir çocuklar için “bir lüks” olduğunu düşünüyor olabilirsiniz.
Biz öyle düşünmüyoruz.
Bisikleti çocukların mahalledeki diğer çocuklarla kaynaşması için bir sosyal entegrasyon aracı olarak, istedikleri yere gidip gelirken kullanabilecekleri bir ulaşım aracı olarak ve “göçmen” statüsünden sıyrılıp sadece “çocuk” olabilecekleri eşitleyici bir iletişim biçimi olarak öneriyoruz.
Bu amaçla 2018-2019 döneminde, göçmen çocukları bisikletle bir araya getiren pek çok atölye düzenledik. Sele ve gidon ayarı, vites ayarı, fren ayarı, bisikletçi giyimi, bisikletçi beslenmesi gibi pek çok eğitimle birlikte açık havada slackline ve temel sürüş eğitimleri organize ettik.

Tandem Eğitimleri

Baskın toplum düzeni tarafından kamusal alana erişimi kısıtlanmış iki dezavantajlı grup olan göçmenler ile görme engellileri bir araya getirecek, bu toplumsal ve kamusal engelleri birlikte aşmalarını teşvik edecek, birbirlerinin problemlerini anlamalarını ve ortak çözümler üretmelerini mümkün kılacak alanlar yaratmak için çabalıyoruz. Bu amaçla 2018 döneminde, göçmenlere tandem bisiklet eğitimleri vermek ve pedal arkadaşlığı hakkında biliçlendirmek üzere atölyeler organize ettik.

Yerel Basın Haberi

Eski Bisikletler Askıda

İnsanların bir kenara attığı, bodrumda unuttuğu, eskidi diye umudu kestiği bisikletlerden biz umudumuzu hiç kesmedik. 2020’de uzun bir dönem boyunca, insanların artık kullanmadığı, kullanılacak durumda olduğuna inanmadığı, eskidiği için kullanmak istemediği bisikletleri topluyor, tamir ediyor ve sorunsuz çalışır hale getirdikten sonra ihtiyaç sahiplerine dağıtıyorduk. Bisiklet hediye etttiklerimiz çoğu zaman tek başlarına bisiklet alamayacak olan çocuklar ve göçmen çocuklardı.

Bknz: Basın Haberi

Kategoriler
Ayrımcılık ve farkındalığa yönelik süreçlerimiz Bisikletle aktivizm

Ekofeminizm ve Bisiklet

Keyifli bir yürüyüşten başka en çok tandem bisikletimle bir gezintiden hoşlanırım. Rüzgârın yüzüme esişini ve demir atımın üzerindeki yaylanmayı hissetmek muhteşem bir duygu. Havanın içine doğru ani bir şekilde hücum etmesi, nefis bir güç ve neşe hissi veriyor; nabzımı dans ettiriyor, kalbime şarkı söyletiyor adeta.
Helen Keller, “kör, sağır ve dilsiz” pedagog, aktivist.

1970’li yıllarda ortaya çıkan ekofeminizm hareketi, kadınların sorunlarıyla ekolojik sorunları bir arada ele alarak “kadınların dünyayı kurtarmak için önderlik edeceği ekolojik bir devrim” düşüncesini savunur.
Ekofeminizmin iki temel ilkesi vardır; birincisi kadın ve doğanın birbirine tarihsel olarak yakın olduğu önermesidir, ikincisi ise ataerkil kapitalist sistemin kadının ve doğanın sorunlarından sorumlu olduğu tespitidir. Dolayısıyla hem kadınların sorunlarının hem de ekolojik sorunların çözülebilmesi için ekofeminizm, erkek gücünün yerine toplumsal cinsiyete dayanmayan eşitliği baz alan, kadınların liderliğinde başlatılacak ekolojik bir devrim önerir.

Bu açıdan Engelsiz Pedal, toplumsal cinsiyet rollerine bağlı olmayan bir eşitlik içinde gerçekleşmesi gereken bu devrimin araçlarından, enstrümanlarından biri olarak bisikleti gündeme getirir. Çünkü bisiklet; sürdürülebilir yaşam, evrensel tasarım ilkelerine göre inşa edilen kentsel tasarımlar ve doğayla entegre olmuş bir toplumsallık için düşünülebilecek en mükemmel, en basit ulaşım aracıdır. Ve aynı zamanda bisiklet, kadınların kamusal alana erişimlerini arttırabilecek, bağımsızlaşmalarına ve inisiyatif almalarına destek olacak, sosyal uyumu arttıracak bir özgürleşme aracıdır.

Kısacası hem ekolojik bir devrim, hem de toplumsal cinsiyet normlarını alt üst edecek bir değişim için bisikleti;
Bu değişimi birlikte tasarlamak, hissetmek ve anlamak için tandem bisikleti;
Ekofeminizmin vadettiği ütopyaya, pedal çevirerek yol almayı savunuyoruz.

Kadın Kadına Pedal Arkadaşlığı

Süreçlerimizi tasarlamaya başladığımız ilk andan beri, kadınların bisikletle ve özellikle tandem bisikletle tanışmasının ne kadar önemli olduğunun, toplumsal olarak kamusal alana erişimi kısıtlanmış iki grup olan engellilerin ve kadınların birlikte pedal çevirmesinin özgürleştirici gücünün ve dolayısıyla, kadın kadına pedal arkadaşlığının gerekliliğinin farkındayız.

Nefise Aktaş ve Gizem Üstüner

Tandem üzerinde birlikte pedal çeviren Engelsiz Kızlar, Çiğdem ile Gaye’nin hikayesine göz atın.

Kadınların bisikletle tanışmasına aracı olmak, tandem üzerinde bir araya gelebilecekleri alanlar yaratmak, kadın inisiyatifini öncelemek ve kadınların kadınlarla pedal arkadaşı olmalarına zemin hazırlamak için pek çok organizasyon tasarlıyoruz. İşte bazı örnekler!

Kadın Kadına Yol Arkadaşlığı Eğitimleri

2017-2018 döneminde, o zaman “yol arkadaşlığı” olarak kavramsallaştırdığımız pedal arkadaşlığı sürecimizi kadınları önceleyen, kadınların kadınlarla birlikte pedal çevirebileceği bir yapı haline getirmek için Tasarım Atölyesi Kadıköy işbirliğiyle pek çok eğitim, workshop ve temaşa düzenledik. Bu etkinliklerde bir araya gelen pek çok kadın Engelsiz Pedal’ın turlarına kendi bisikletleriyle katıldı, engelli kadınlarla birlikte tandem sürüşlerine çıktı ve topluluğumuz içinde inisiyatif aldı.

Etkinliklerimizden birinin Facebook sayfası

Kadın kadına pedal arkadaşlığı: Bisiklet festivaline giderken tandem nasıl hazırlanır?

Tandem Üzerinde Kadın Kadına

İşin teorik kısmını Tasarım Atölyesi’nde düzenlediğimiz eğitimlerde tartıştıktan, konuştuktan, kurguladıktan sonra, kadın pedal arkadaşlarımızın tandem üzerinde bir araya geleceği, birbirlerine öğretecekleri ve birbirlerinden öğrenecekleri uygulamalı buluşmalar organize etmeye başladık.

Moda Sahili’nde, Moda tenis kortunun yanındaki çimlerde, tandem bisiklete binmek isteyen ama nereden başlayacağını bilmeyen veya kendine birlikte pedal çevirecek kadın pedal arkadaşları arayan kadınların bir araya geldiği buluşmalarımızın ardından kadınlar, birbiri ardına bisiklet festivallerine, turlara ve gece sürüşlerine gitmeye başladılar.

Etkinliklerimizden birinin Facebook sayfası

Kadın Kooperatifleri ile İşbirlikleri

Engelsiz Pedal Derneği’nin kadın pedal arkadaşlarının öncülüğüyle, insana ve doğaya saygılı üretim yapan kadın kooperatifleriyle işbirliğine gittik. Kadınların el emeği üretimlerini, İstanbul içerisindeki çeşitli noktalara en ekolojik araç olan bisikletlerimiz ile ulaştırmak üzere rotalar tasarladık.
Bu işbirliklerinin ilk örneği, 2017 yılında teslimatlarını bisikletlerimizle gerçekleştirdiğimiz Yırca Hanımeli El ve Ev Ürünleri idi.

Sevgi Evlerindeki Kadınlara Tandem Eğitimleri

Birlikte çalıştığımız, bisiklete bindiğimiz ve daha güçlü, daha özgür bir gelecek için pedal çevirdiğimiz dezavantajlı kadın gruplarından biri de sevgi evlerinde kalan kadınlardı.

Bütün Kadınlar Çimde Yogaya

Bisiklet üzerinde çimden bir kadın görseli

2018’den bu yana sahillerde, parklarda, bahçelerde ve aklımıza gelen her yerde, yani alışıldık yoga stüdyolarının dışında, herkesin birlikte yoga yapabileceği etkinlikler düzenliyoruz.
Hem eğlenmek, hem öğrenmek, hem ve yeni insanlarla tanışmak için sürdürdüğümüz Çimde Yoga etkinliklerini, aynı zamanda kamusal alanı bisiklet ve yogayla dize getirmek, bu alanı birlikte keşfetmek için harika bir fırsat olarak görüyoruz.
Bu etkinlikleri kamusal alana erişimi kısıtlanmış bütün insanların, örneğin kadınların, farklı engel gruplarından kişilerin veya göçmenlerin eşit şekilde faydalanabileceği, rahatça bir araya gelebileceği, yoga yaparak rahatlayabileceği, belki sonunda tandem üzerinde pedal arkadaşları haline gelebileceği bir tür oryantasyon olarak tasarlıyoruz.

Dolayısıyla Çimde Yoga etkinliklerimizin bir parçası, etkinliklere gelen insanların bisikletle ve özellikle tandem bisikletle tanışması.
Bu bağlamda, kamusal alana erişimi engellenen gruplardan biri olarak gördüümüz, örneğin dilediği saatte dışarı çıkarken tereddüt eden, yoga yaparken veya bisiklete binerken ne giyeceği konusunda kaygılanan, belki de hep “bisikletin erkek işi bir şey” olduğu söylemiyle karşılaşan kadınların Çimde Yoga etkinliklerimizde çoğunlukta olmasına önem veriyoruz. Çimde Yoga aynı zamanda kadınların bir araya geldiği, deneyim aktarımı yaptıkları, yoga ve bisiklet denedikleri, tandem üzerinde birlikte bisiklet sürerek pedal arkadaşı olabildikleri bir açık alan olsun istiyoruz.

Kategoriler
2016 Bisikletle aktivizm Kamusal alanda bisikletle sanat Kamusal değerlere yönelik bisiklet turlarımız

Hafızaya Pedal

Bisikletlerimizle, unutulanların ve unutturulanların izindeyiz.

“Hafızaya Pedal” temasıyla toplumsal belleğin, kent belleğinin, hafıza mekanlarının, ötekileştirilen tarihin, silikleştirilen değerlerin izinde, görünmeyenleri görünür kılacak hafıza sürüşleri organize ediyoruz.

Çünkü bizi bir arada tutanın kentsel kamusal alandaki değerlerimiz olduğuna inanıyor ve önünden geçtiğimiz ama farkına varmadığımız, bilinmeyen, unutulan, unutturulanların izinde, “hafızaya pedal” çevirmek; bunu yaparken sporu, sosyalleşmeyi aradan çıkarmak istiyoruz.

Bunu yapmak için; hafıza mekanları, kent tarihi ve toplumsal bellek konularında çalışmalar yürüten STK’lardan yardım alarak, gidilecek mekanları ve görünmeyenleri görünür kılacak anlatıcıları belirliyoruz. Sonra buluşma yerinde (Örn: Kadıköy Kalamış Parkı’nda) buluşarak önceden çizilmiş rotamız üzerinde pedal çevirmeye başlıyoruz. Belirlenen mekanların önünde durduğumuzda, anlatıcı kişi mekanın hikayesi, hafızası üzerine sürüştekilere bilgi veriyor. Böylece bu mekanların, hikayelerin ve yaşanmışlıkların, “bisiklet üzerinde bir kaydını” tutmuş oluyoruz.

Hafızaya Pedal Facebook Sayfası

Studio-X Etkinliği: Tuvalimiz Kadıköy Fırçamız Bisiklet

Engelsiz Pedal Derneği, Kadıköy Akademi ve Tasarım Atölyesi Kadıköy işbirliğiyle, 25 MAYIS 2016’da, Studio-X’te hafızaya pedallamakla ilgilenen herkesi bir araya getiren bir etkinlik düzenledik.

Bu etkinliğin amacı, ” harita üzerinde anlamlı şekiller oluşturacak şekilde pedal çevirme sanatı, Strava Art” olarak anılan sürecin yaratıcısı Amerikalı sanatçı Stephen Lund’un izinde, haritada Kadıköy kent hafızasını diri tutacak görseller çıkaracak rotalar hazırlamaktı. Strava Art özelinde çizdiğimiz rota örneklerini aşağıda bulabilirsiniz.

Strava, Endomondo, NikeRun, SportsTracker, MapMyRide gibi spor takip uygulamaları, yürürken, koşarken veya bisiklete binerken kaç kalori yakıldığını, ne kadar yol gidildiğini, ortalama hızı, haritada izlenen yol gibi her tür bilgiyi kullanıcılarına gösteriyor. Biz Hafızaya Pedal süreci kapsamında, bisikleti gelişi güzel yönlendirmek yerine, “bu uygulamaları kullanarak haritada nitelikli görseller elde etmek üzere pedal çevirmeyi” hedefledik.

Bu nitelikli şekil ve rotaları tasarımcılar, hayal gücü tavan yapanlar, altıncı hissi kuvvetliler, bakmak ile görmek arasındaki farkı bilenler yani bütün ilgililer ile birlikte, Studio-X’teki etkinliğimizde tartıştık ve kurguladık.

Etkinliğin Facebook Sayfası

Strava Art hakkında daha fazla şey okumak için tıklayın.

Çerkes Soykırımını Hatırlıyoruz

21 Mayıs, Çerkeslerin sürgün ve soykırım günü!
1864’te, Çarlık Rusya’ya karşı verdikleri savaşı kaybeden Çerkesler, tarihin en büyük ve en trajik sürgünlerinden birine maruz bırakıldılar. Sürülenlerin sayısının 1,5 milyondan fazla olduğu, onbinlerce Çerkes’in sürgün yollarında öldüğü biliniyor.
Halen, dünyadaki toplam Çerkes nüfusunun %80’i diasporada yaşıyor. En büyük Çerkes nüfusu ise Türkiye’de. Suriye, Ürdün, Mısır, İsrail gibi ilk yerleşim bölgeleri dışında, sonradan yer değiştirmelerle birlikte bugün dünyanın pekçok ülkesinde Çerkesler varlar, yaşıyorlar.
Her yıl, Çerkes soykırımını hatırlamak ve hatırlatmak için 21 Mayıs’ta pedal çeviriyoruz.

2016 21 Mayıs’ında Çerkes soykırımını hatırlamak için düzenlediğimiz programın ayrıntıları şöyleydi:
-Sürüş sırasında Çerkes soykırımına dair anlatımlar yaptık.
-Kadıköy’deki Çerkes varlığğını, Çerkeslerin işlettiği mekanları Keşfettik.
-Sürüş boyunca Adige bayrakları kullandık.
-Sürüş sonunda İstanbul Kafkas Kültür Derneği’ne Geçerek Soykırımla ilgili özel bir tiyatro oyununu izledik.

Bu sürüşte, bir Strava Art pratiği olarak haritada sürgünün yapıldığı yıl olan 1864 yılının şeklini çizdik.

Strava Art Şekil Görseli

Mahir Çayan’ı Hatırlıyoruz

Onları hatırlamak ve hatırlatmak için, Mahir Çayan ve arkadaşlarının öldürüldüğü Tokat Niksar’da bulunan Kızıldere Köyü’ne pedal çevirdik.

Hikayeye kısaca değinmek gerekirse olay şöyle: Mahir Çayan ve arkadaşları, 26 Mart 1972’de Ünye’de, NATO’ya ait radar istasyonunda çalışan iki Kanadalı ve bir İngiliz teknisyeni kaçırırlar ve karşılığında Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) önderleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın serbest bırakılmasını isterler. 28 Mart 1972’de, rehinelerle birlikte Tokat Niksar’ın Kızıldere köyü muhtarının evinde kalmakta olan arkadaşlarının yanına giderler. Grup, 30 Mart 1972 günü muhtarın evinde askerler tarafından ablukaya alınır. Burada, ablukanın sonunda eve giren askerler tarafından vurularak öldürülürler.

Mahir Çayan hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayın.

19 Mayıs’ı Hatırlıyoruz

19 Mayıs 1919’da milli mücadeleyi başlatmak üzere Samsun’a giden Mustafa Kemal, 16 Mayıs’ta İstanbul’dan yola çıkarak Bandırma vapurunu kullandı.

Strava Art ile biz de 2019’da, Mustafa Kemal’den tam yüz yıl sonra, İstanbul’dan bisikletlerimizle yola çıkarak haritaya Bandırma Vapuru’nun şeklini çizdik.

Bandırma Vapuru şekli

Çanakkale’yi Hatırlıyoruz

2009’dan bu yana, mayıs ayı geldiğinde, İstanbul’dan 482 kilometre boyunca Çanakkale’ye pedal çeviriyoruz.
15 Mart’ta tandemlerle, Çanakkale şehitlerini anmak için Kadıköy’den yola çıkıyor, soluğu 18 Mart’ta Çanakkale Şehitliği’nin önünde alıyoruz.

Sadece Çanakkale’de ölen Türk askerleri değil, Avustralya başta olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinden savaşmak için Türkiye’ye getirilen Anzak askerlerini de hatırlıyoruz. 25 Nisan Anzak gününde, bisikletlerimiz üzerinde Çanakkale’deyiz.

Eski Fikirtepe’yi Hatırlıyoruz

Hafızaya pedallamak, bizim için sadece bir anma biçimi veya aktivist bir süreç değil. Aynı zamanda kentin eski dokusunu keşfetmek, eski formunu hatırlamak ve değişimin izini sürmek için de sokaklarda pedal çeviriyoruz.

2019’da tandem bisikletlerle Yeldeğirmeni, Hasanpaşa, Fikirtepe, Göztepe, Ünalan, Küçük Çamlıca, Acıbadem, Validebağ ve Koşuyolu güzergahında bir sürüş gerçekleştirerek kentin değişen çehrelerini keşfettik ve kentsel dönüşümün izlerini sürdük. Odağımızda, büyük bir kentsel dönüşüm çalışmasına tabi olan Fikirtepe vardı.

Basın Haberi: Kentin Hafızasına Pedal Çevirdiler

Kategoriler
2011 Ayrımcılık ve farkındalığa yönelik süreçlerimiz Bisikletle aktivizm Keşif ve şamata

İnadına Görmek

2011 Temmuz’unda o dönem Marmara Üniversitesi Bisiklet Kulübü başkanı Samet Aksuoğlu, yine o dönem Altı Nokta Körler Derneği İstanbul Şubesi başkanı görme engelli Murat Demirok ile birlikte, iki kişilik -tandem- bisikletle İstanbul’dan Antalya’ya 13 günde tamamlanan bir sürüş gerçekleştirmiştir.

İnadına Görmek, ismini ve sloganını, bu yolculukta Türkiye’nin tarihi ve doğal güzelliklerini görme engelli bir bisikletçinin gözünden göstermek üzere kaskı üzerine taktığı o dönem yeni çıkan gopro aksiyon kamerasından almaktadır. İnadına Görmek, gerçekleştiği tarih itibariyle dünyada görme engellilerin aksiyon kamerasıyla kendi belgesellerini çektiği ilk örnek olarak gösterilebilir.

9-22 Temmuz 2011 tarihleri arasında yapılan bu sürüşün amacı;

Görme engellilerin iç mekanlarla sınırlandıkları toplumsal alışkanlığa karşı çıkmak,
Kamusal alanın sadece görsellikle sınırlı bir şey olmadığını göstermek ve görme engellilerin kamusal alanı algılayış biçimine dair bir dökümantasyon yaratmak,
Görme engellilerin kamusal alanı bisikletle dize getirebileceğini kanıtlamak,
Tandem bisikletin nasıl bir özgürleşme ve iletişim aracı olabileceğini insanlara anlatmaktır.

Kategoriler
2014 2017 2019 Bisikletle aktivizm Sürdürülebilir yaşam ve doğa

Aktivist Pedal

Türkiye’de genel algı, engelli kişiye “Sen yapamazsın.”, “Sen edemezsin.”, “Otur oturduğun yerde.”, “Sen kırmızı ışıkta bile benim desteğimle karşıya geçmelisin.” diyor. Hal böyleyken kimse, engellilerin bu durumun bir de üstüne, kanayan yaralara derman olacak eylemlere katılmasını beklemiyor. Bu tür eylemler, hali vakti yerinde beyaz yakalılarla, bazen üniversite gençleri veya sivil toplum örgütleriyle ilişkilendiriliyor.

Bu ön yargıların gölgesinde, engellilerin olumsuzlukları olumluya çevirecek süreçlere dahil olmasına, salça olmasına, burunlarını sokmasına aracı olmayı çok ama çok önemli buluyoruz.

İster doğal alanların tahribatına karşı çıkmak için olsun, ister toplumdaki bir probleme dikkat çekmek veya başkaldırmak için, kamusal alanda bisikletle aktivizm adına yaptığımız bütün sürüşleri “aktivistsiklet” ismiyle kavramsallaştırıyoruz. Bisiklet, bir ulaşım ve iletişim aracı olduğu kadar bir direniş aracıdır ve bizim için bu direnişin müdahili, engelli veya engelsiz fark etmeksizin kamusal alanın bir parçası olan herkestir.

Biz bu süreci her zaman benimsedik ve her zaman bu tür sürüşler gerçekleştirdik, aşağıda ise sadece birkaç çarpıcı örneği derliyoruz.

Örnekler

2014, Amasra’ya Yapılması Planlanan Termik Santrale Hayır Demek İçin Bartın’a Sürdük

2014 aralık ayıydı; Zonguldak Bartın arasında enerji iletim hattı yapmak amacıyla ağaçlar kesilmeye başlanınca; iki tandem, bu tandemleri pedal arkadaşlarıyla birlikte kullanan iki görme engelli bisikletçi, bir öncü bisikletçi, bir de artçı bisikletçi olmak üzere altı kişi İstanbul’dan yola çıktık.

Beş günlük ve 350 kilometrelik bir sürüşün ardından Bartın’a ulaştık. Yanımızda getirdiğimiz zincirlerle, bisikletlerimizi kesilmek üzere olan ağaçlara kilitledik. Ardından, kurulması planlanan termik santralin yapımı için kesilecek binlerce ağaca karşı basın açıklamamızı yaptık.

Bu sürüş hakkında Sadriye Görece ve Büşra Öznur tarafından yazılan anı bloglarını aşağıdan okuyabilirsiniz:

Bartın sürüşümüz hakkında medyada çıkan bazı haberlere göz atabilirsiniz:

Protesto İçin Bisikletlerini Ağaçlara Zincirlediler

Ağaç Kesimine Karşı Bisikletli Eylem

2014: SSPE Hastalığına Dikkat Çekmek İçin Köprüden Bisiklet Attık

SSPE, santral sinir sisteminde kızamık virüsü ile oluşan ilerleyici, ölümcül bir yavaş virüs enfeksiyonudur.

2014 yılında bir çocuk, devlet ihmalkarlığı sebebiyle bu hastalığa yakalandı ve tedavi sürecinde yapılan benzer bir ihmarkarlık yüzünden hayatını kaybetti. O, SSPE hastalığına bu şekilde yakalanan ne ilk çocuktu, ne de sonuncu.

8 Haziran 2014 Pazar günü, Boğaz Köprü’süde SSPE’ye dair bir farkındalık eylemi gerçekleştirdik. O sırada boğaza karşı çayını yudumlayanlar, köprünün ortasından denize doğru sarkan SSPE yazılı pankartımızın ucuna asılı kırmızı bir bisiklet gördüler. Köprüden sarkıtılan bisiklet, ölen çocuğa aitti.

2017: Kömür Termik Santraline Karşı Silivri’ye Pedalladık

Mayıs 2017’de Silivri’ye yapılacak kömür termik santralini protesto etmek için 7 tandemimizi hazırladık. Engelsiz Pedal Derneği, Kalbin İçin Pedalla Grubu ve TEMA Vakfı ortaklığında organize edilen bu sürüşte, kalabalık bir bisikletli kafilesi olarak Silivri’ye pedalladık.

Bknz: Basın Haberi, Santrale Karşı Pedallayacaklar

2018: Çocuk İstismarına Dikkat Çekmek İçin On Binlerce Broşür Dağıttık

Şişli Belediyesi, 2018’de “çocuk anlatır sen dinle” etiketiyle, çocuk istismarına dikkat çekmek için bir kampanya başlattı. Kampanyanın yaygınlaştırılması için hazırlanan broşürleri, Engelsiz Pedal olarak sokak sokak gezerek bisikletlerimizle dağıttık.

2019: Hukuksuz Bir Şekilde Zeytinburnu Belediyesi Tarafından İşten Atılan Kenan Güngördü’nün Basın Açıklamasına Katıldık

Ön selede Orhan Esen ve arka selede Çağrı Gökçek, Güngördü’nün direnişinin 500. günü vesilesiyle Zeytinburnu Belediyesi önünde gerçekleşecek basın açıklamasına Kadıköy’den hareketle pedal çevirdi.

Önce OHAL’de Kanun Hükmünde Kararname (KHK), ardından da “ilgili müdürlüğün çalışan ihtiyacı olmadığı” gerekçesiyle AKP’li İstanbul Zeytinburnu Belediyesi’ndeki işinden çıkarılan Kenan Güngördü, 500 günü işine geri dönmek için mücadele vererek geçirdi.

Engelsiz Pedal Derneği aktivistleri, yürüyüşe tandem bisiklet ile eşlik etti. Basın açıklaması sonrasında Güngördü’ye direnişi için teşekkür eden aktivistler kendisi ile fotoğraf çektirdi ve derneğe bir video mesaj göndermesini istedi.

2019: Kazdağları Tahribatına Karşı Düzenlediği Konserde Fazıl Say’ın yanındaydık

Fazıl Say, Ağustos 2019’da metalik madencilik faaliyetleri nedeniyle büyük tehdit altında bulunan Kazdağları’nın durumuna dikkat çekmek için bir konser düzenledi.

Engelsiz Pedal olarak İstanbul’dan Kazdağları’na beş günlük bir sürüş düzenleyerek Fazıl Say’a desteğimizi sunduk, Fazıl Say’ın sahnesine pedalladık.

Sürüşe katılan görme engelli Baran Altun’un fotoğrafını konser için hazırladığı bir İnstagram postunda paylaşan Fazıl Say, şu ifadeleri kullandı:
“Benim için ne büyük onur, ne büyük mutluluk… Benim için büyük bir hediyedir. Türkiye’nin aydınlanan insanlarını görmek, bunu böyle güzel, böyle derin yaşayacak olmak, bir orman konserinde birlikte hissetmek, tüm hayatımı adadığım müziğime doğa ve yaşamayı direten, yaşamaya inanan koca bir halk ile bütünleşerek, paylaşarak, anlam katmak…”

Bknz: Basın Haberi, Engelsiz Pedallar Kazdağları İçin Pedallıyor

2019: Van Gölü Koruma kanunu Çıkartılsın Diye, Van Gölü Etrafında Bir Tam Tur Döndük

Van Gölü Aktivistleri ile Van Ticaret ve Sanayi Odası tarafından organize Edilen 2. Ulusal Van Gölü Bisiklet Festivali kapsamında, 81 ilden gelen aktivistler Van Gölü’ne dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için pedal çevirdi. Van Gölü’nün etrafında 488 kilometre boyunca pedal çeviren bisikletliler arasında iki tandemimizle biz de vardık. İkisi görme engelli ikisi gören dört kişilik ekibimiz, festival boyunca Van Gölü Koruma Kanunu için sürdü.

Bknz: Basın Haberi, Van Gölü İçin Pedal Çevirdiler

Boğaz Köprüsü Bisiklete Açılsın Diye Köprüden Bisikletle Geçtik

İstanbul’da Boğaz Köprüsü, bundan kırk yılı aşkın bir süre önce bisikletli ulaşıma kapatıldı. Biz köprülerin işlek trafiğin ve kamusal alana ulaşımın önemli bir parçası olduğuna inanıyor ve Boğaz Köprüsü’nün de bisikletli ulaşıma açılması gerektiğini savunuyoruz.

Bu sebeple, köprülerde bisikletli ulaşımın normalleşmesi adına, bir dönem boyunca belirli aralıklarla, insanları sürekli köprüyü bisikletlerle geçmeye teşvik eden sürüşler ve meydan okumalar organize ettik.

Ayrıca köprülerin bisikletli ulaşıma açılması için

bir imza kampanyası başlattık.

Kategoriler
2011 Afet sonrası bisiklet Bisikletle aktivizm Kamusal alanda bisikletle sanat Pandemiye inat bisiklet

Kinosiklet

Kinosiklet Ne Anlama Gelir?

Kino, Almanca “Sinematograf” anlamına gelen “kinematograph” kelimesinin kısaltmasıdır. Bu kelime ayrıca, Edison’un icat ettiği, film izlemek için kullanılan ilk aletlerden biri olan “Kinetoskop”a atıfta bulunur.

Dolayısıyla Engelsiz Pedal için kinosiklet;
Bisikleti sinemayla birleştiren, buluşturan bütün projeler,
Bisikletin “sinemayı kamusal alana taşıyan bir araç olarak kullanıldığı” çalışmalar,
Çeşitli afet durumlarında veya ihtiyaç duyulduğu anlarda sinemanın kamusal yarar sağlamak üzere bisiklet üzerinde ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığı olaylar,
Bisikletin sinemayı herkes için erişilebilir kıldığı bütün zamanlarda kullanılan bir şemsiye kavramdır.

Bizler;
Sinemayı film izlemek için gereken bütün araçlarla(projeksiyon ve ses sistemi gibi) kamusal alanın en ücra köşesine kadar taşıyacak;
İhtiyaç durumlarında(afet sonrası psikolojik müdahaleler gibi) hızla hareket edip bölgeye ulaşabilecek,
Sinemayı herkes için erişilebilir kılmak amacıyla sürekli aktif olacak bisikletlerin hayalini kuruyoruz.

Kinosiklet Sürecine Örnekler

Van Depreminin Ardından, 2011

Siyah beyaz fotoğrafta Samet Aksuoğlu hafif kambur durarak deprem mağduru çocuklarla birlikte film seyrediyor. Fotoğraf sanki perdenin içinden çekilmiş gibi herkes kadraja bakıyor.
Siyah beyaz fotoğrafta Samet Aksuoğlu hafif kambur durarak deprem mağduru çocuklarla birlikte film seyrediyor. Fotoğraf sanki perdenin içinden çekilmiş gibi herkes kadraja bakıyor.

2011 Van Depremi’nden üç ay sonra, bölgede yaşayan çocukların zihnine yerleşen depreme dair imgeleri sevimli çizgi film karakterleriyle değiştirmek üzere, bir kinosiklet İstanbul’dan yola çıktı.

Bisikletle birlikte bir bisiklet römorku, römorkun içinde inverter jenaratör, projeksiyon cihazı, laptop, portatif perde, çadır, uyku tulumu, kamp ocağı gibi malzemeler de hazırlanmış, çocuklara mobil bir sinema deneyimi yaşatmak için her şey tamamlanmıştı. Kackar Bisiklet’den Yusuf Kartar’ın desteğiyle hazırlanan bu bisiklet, kinosiklet projelerinin ilk örneğiydi.

Samet Aksuoğlu'nun Kinosiklet için çizdiği ilk taslak çizim. Çizimde Kızılay çadırları, römorklu bisikletler ve çiçek böcek resimleriyle örtülü deprem çadırında neşeyle film seyreden çocuklar resmedilmiş.
Samet Aksuoğlu’nun Kinosiklet için çizdiği ilk taslak çizim. Çizimde Kızılay çadırları, römorklu bisikletler ve çiçek böcek resimleriyle örtülü deprem çadırında neşeyle film seyreden çocuklar resmedilmiş.

Projede, elli kadar çocuğa bir ay süresince Ekümenopolis tarafından sağlanan Uluslararası Animasyon Film Festivali seçkisi gösterildi. Her gün bir film izleniyor, ardından çocukların filmden ilham alarak resim çizebilmesi için uygun ortam yaratılıyordu.

Çocukları resim çizmeye hazırlamak için, önce izledikleri filmlerde hangi kavramları fark ettikleri üzerine 10-30 dakika arası tartışmalar yürütülüyor, beyin fırtınası sonucunda açığa çıkarılan kavramların ardından, çocuklardan bu kavramları kullanarak bir resim yapması isteniyordu. Resimlerin, Van’daki Sanat Sokağı’nda sergilenmesi hedeflenmişti.

Samet Aksuoğlu tarafından yazılan ilgili anı bloğunu okumak için tıklayın:

Covid19 Pandemisinin Ardından

Covid19 pandemisi, dünyanın dört bir yanında insanları evlerine kapatarak kamusal alana erişimi engelledi, azalttı ve bazı durumlarda yasakladı. Dolayısıyla bir kinosiklet, bu duruma müdahale etmek için Kadıköy sokaklarını arşınladı.

Pandemi günlerinde, pandemiyi de sel veya deprem gibi bir afet olarak değerlendirerek, Mehmet Ayvalıtaş Parkı’nda bir film gösterimi düzenledik. Bunu yaparken amacımız, insanları “pandemiye inat” bisiklete binmeye teşvik etmekti.

Kategoriler
2014 Afet sonrası bisiklet Ayrımcılık ve farkındalığa yönelik süreçlerimiz Bisikletle aktivizm Göçmenler ve Bisiklet

Engelsiz Çorba

Engelsiz Çorba, engellilerin toplumu ilgilendiren konulara müdahil olmasını, kamusal alanın değişim ve dönüşümünde onların da ‘tuzunun bulunmasını’ sağlamak amacıyla EPD tarafından 2014 yılında başlatılan projedir.

Engelsiz Pedal gönüllüleri proje boyunca, yardım kuruluşlarından temin edilen yiyeceklerin evsizlere bisikletlerle mobil olarak ulaştırılmasını sağlamıştır. Hem medyada hem de toplumda ses getiren ve aylar boyunca Türkiye’nin dört bir yanından insanlarca desteklenen projemiz;

Sayısız evsiz ve mültecinin yiyeceğe erişimini sağlamış,

Yiyeceğe ulaşamayan insanların varlığı konusunu gündeme getirerek bu insanların medyadaki görünürlüğünü arttırmış,

İnsan hakları ve kamusal alana bisikletle erişim konularını bir arada ele alarak fark yaratmış,

Engellilerin aktif olarak rol aldığı, sorumluluk üstlendiği ve toplumsal bir problemle ilgili karar verici konumda olduğu bir örnek yaratmış,

Evsiz ve mültecilerin ilgili kuruluşlar tarafından daha çok fark edilmesini sağlayarak öncü bir misyon üstlenmiştir.

“Geceleri bisikletlerimizle sokağa çıkıyor, sabahın ilk ışıklarına dek pedallayarak evsizlere, mültecilere çorba dağıtıyoruz. Engelli engelsiz hep birlikte, çorba dağıtımına çıkan ÇorbaErkek ve ÇorbaKadın’larız.”


Açık Radyo’da Aydan Çelik ve Esra Ertan’ın hazırlayıp sunduğu Şeytan Arabası programına Mustafa İşcier ve Samet Aksuoğlu katılmış, Engelsiz Çorba projesini anlatmışlardır.

Şeytan Arabası · 72. Program