Göçmen, mülteci, sığınmacı, yerli, vatandaş, yabancı… Bir ülkenin topraklarında yaşayan farklı kesimlerden insanı tanımlamak için kullanılan kelimeler ne kadar çeşitlendikçe, insanlar o kadar etiketleniyor ve kategorize ediliyor. Bu etiketlerin ve kalıp yargıların ötesinde; haritadaki sınır çizgilerini alaşağı eden, kelimelerin insanlar arasına koyduğu sınırları kaldıran, iletişimde ve erişimde özgür ve sınırsız bir eşitliği savunan bir bakış açısı benimsiyoruz.
Bisiklet bizim için, bir ulaşım aracı olduğu kadar, toplumdaki farklı kesimlerin sosyal entegrasyonunu ve sosyal uyumunu arttırmak için kullanılabilecek; farklı renkten, ırktan, ulustan, ideolojiden, dilden insanı eşit bir düzlemde yan yana getirebilecek bir iletişim aracıdır. Bisiklet ülkeler, şehirler ve bölgeler arasındaki sınırları ortadan kaldırır. Aynı zamanda insanları; toplumsal etiketlerden ve sınıflardan azade olabilecekleri, yani onları sınırlayan toplumsal statülerden sıyrılabilecekleri bir düzlemde bir araya getirir.
Bu bakış açısıyla on yılı aşkın bir zamandır Türkiye’de yaşayan farklı kesimlerden, uluslardan ve ulusal statülerden insanla birlikte çalışıyor, birlikte yol alııyoruz.
Kadıköy’deki Göçmen Çocuklarla Atölyeler
Kadıköy’de yaşayan göçmen çocukların sıra bisiklete gelmeden önce çözülmesi gereken çok daha temel ihtiyaçlarının olduğunu ve bisikletin bir çocuklar için “bir lüks” olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Biz öyle düşünmüyoruz. Bisikleti çocukların mahalledeki diğer çocuklarla kaynaşması için bir sosyal entegrasyon aracı olarak, istedikleri yere gidip gelirken kullanabilecekleri bir ulaşım aracı olarak ve “göçmen” statüsünden sıyrılıp sadece “çocuk” olabilecekleri eşitleyici bir iletişim biçimi olarak öneriyoruz. Bu amaçla 2018-2019 döneminde, göçmen çocukları bisikletle bir araya getiren pek çok atölye düzenledik. Sele ve gidon ayarı, vites ayarı, fren ayarı, bisikletçi giyimi, bisikletçi beslenmesi gibi pek çok eğitimle birlikte açık havada slackline ve temel sürüş eğitimleri organize ettik.
Tandem Eğitimleri
Baskın toplum düzeni tarafından kamusal alana erişimi kısıtlanmış iki dezavantajlı grup olan göçmenler ile görme engellileri bir araya getirecek, bu toplumsal ve kamusal engelleri birlikte aşmalarını teşvik edecek, birbirlerinin problemlerini anlamalarını ve ortak çözümler üretmelerini mümkün kılacak alanlar yaratmak için çabalıyoruz. Bu amaçla 2018 döneminde, göçmenlere tandem bisiklet eğitimleri vermek ve pedal arkadaşlığı hakkında biliçlendirmek üzere atölyeler organize ettik.
İnsanların bir kenara attığı, bodrumda unuttuğu, eskidi diye umudu kestiği bisikletlerden biz umudumuzu hiç kesmedik. 2020’de uzun bir dönem boyunca, insanların artık kullanmadığı, kullanılacak durumda olduğuna inanmadığı, eskidiği için kullanmak istemediği bisikletleri topluyor, tamir ediyor ve sorunsuz çalışır hale getirdikten sonra ihtiyaç sahiplerine dağıtıyorduk. Bisiklet hediye etttiklerimiz çoğu zaman tek başlarına bisiklet alamayacak olan çocuklar ve göçmen çocuklardı.
2013’te ilk defa, “Engelsiz Hayata Pedal Çevir” sloganıyla, engelliler için özel olarak üretilen bisikletlerin alınması amacıyla; Mabel Matiz, Luxus, Niyazi Koyuncu, Ali Altay, Çima, Yasemin Göksu, Volkan Arslan ve Caner Çelik’in sahne alacağı dev bir konser organize ettik.
Bu yıllarda en çok odaklandığımız süreçlerden biri Makam Şoförlüğü idi. Dolayısıyla kasalı bisikletlerimizin ve tandemlerimizin sayısını arttırabilmek için, hem bilinirliğimizi arttıracak, hem bisiklet severleri sanat aracılığıyla bir araya getirecek, hem de bisikletlerin maaliyetlerinin karşılanmasını sağlayacak bir etkinlik tasarladık.
Programımız şöyleydi: 17.45 – 18.00: Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Önünde Toplanma 18.00 – 18.30: ÇİMA ile bisikletli temaşa 18.30 – 19.00: Ahmet Mumcu’nun tur anıları eşliğinde, Kardan Bisikletçiler 19.00 – 19.15: Gürsel Akay ile “Bisikletçinin Beslenme Rehberi” 19.15 – 20.00: Bisikletin için tasarla 20.00 – 20.45: Luxus konseri 20.45 – 21.00: Caner Çelik konseri 21.00 – 21.30: Klasik bisiklet müzayedesi 21.30 – 22.15: Ali Altay konseri 22.15 – 22-30: Türkiye BMX şampiyonundan özel gösteri 22.30 – 22.45: Yasemin Göksu konseri 22.45 – 22.55: Bisiklet filmleri özel gösterimi 22.55 – 23.00: Tek Teker Arif’in kardeşi Serkan’dan özel gösteri 23.00 – 23.45: “Karadeniz Esintisi”: Niyazi Koyuncu, Volkan Arslan, ÇİMA
ÇİMA İle Bisikletli Temaşa
Karadeniz’in hırçın sesi ÇİMA grubunun sanatçılarını kasalı bisikletlere oturttuk, bir kasada tulum, birinde dümbelek, bir diğerinde kaval… Hayde gidelum hayde! Kadıköy barlar sokağında, rıhtımda ve muhtelif yerlerde şarkılar söyleyerek, bağıra çağıra sürdük, el ilanları dağıttık, meselemize dikkat çekmek için kamusal alana çıktık.
Bisikletin İçin Tasarla(Bir Kez Daha)
Artık bisiklet, bir spor aktivitesi ya da ulaşım aracı olmanın ötesine geçmiş durumda. Giyilen elbiseler veya sahip olunan nesneler insanların kişiliklerini yansıtırken, bisiklet de bu unsurlardan biri haline geldi. İstanbul Design Week kapsamında ilki daha önce düzenlenen Bisikletin İçin Tasarla etkinliğinin ikincisinde; deri, ahşap, metal, kumaş gibi malzemelerle, katılımcılara bisikletlerini nasıl kişiselleştirebilecekleri üzerine, dev perdeye yansıtılan görüntüler eşliğinde bir sunum gerçekleştirdik.
Klasik Bisiklet Müzayedesi
Sıfır durumdaki ve 1980’lerden beri kutularında bekleyen Peugeut, Gazelle, Kettler marka bisikletlerin açık arttırma usulü satılacağı bir müzayedenin gerçekleştirdik. Müzayededen elde edilen gelir, ihtiyaç duyduğumuz bisikletlerinin alımında kullanıldı.
Gösteri: Tek Teker Arif’in Kardeşi Serkan
Videoları youtube’da izlenme rekorları kıran, Motorunu tek teker üzerinde süren Arif’in annesi, oğlunun başına bir şey geleceğinden korkmaktadır ve diğer oğlu Serkan’ın da abisi gibi motor müptelası olmaması için Serkan’a motorsiklet yasağı getirilir. Abisinin damarlarındaki kandan güç alan Serkan, bisikleti tek teker üzerinde kullanmaya, bisiklete ters binmeye, bisikletin üzerinde türlü numaralar yapmaya başlar, Ne de olsa o, tek teker Arif’in kardeşidir.
2. Engelsiz Pedal Festivali
Engelsiz Pedal’ın ikinci festivali, ilkinde olduğu gibi engellilerin kullanımına uygun bisikletleri temin etmek amacıyla 2014’te, Beyoğlu Bronx’ta gerçekleşti.
Keyifli bir yürüyüşten başka en çok tandem bisikletimle bir gezintiden hoşlanırım. Rüzgârın yüzüme esişini ve demir atımın üzerindeki yaylanmayı hissetmek muhteşem bir duygu. Havanın içine doğru ani bir şekilde hücum etmesi, nefis bir güç ve neşe hissi veriyor; nabzımı dans ettiriyor, kalbime şarkı söyletiyor adeta. Helen Keller, “kör, sağır ve dilsiz” pedagog, aktivist.
1970’li yıllarda ortaya çıkan ekofeminizm hareketi, kadınların sorunlarıyla ekolojik sorunları bir arada ele alarak “kadınların dünyayı kurtarmak için önderlik edeceği ekolojik bir devrim” düşüncesini savunur. Ekofeminizmin iki temel ilkesi vardır; birincisi kadın ve doğanın birbirine tarihsel olarak yakın olduğu önermesidir, ikincisi ise ataerkil kapitalist sistemin kadının ve doğanın sorunlarından sorumlu olduğu tespitidir. Dolayısıyla hem kadınların sorunlarının hem de ekolojik sorunların çözülebilmesi için ekofeminizm, erkek gücünün yerine toplumsal cinsiyete dayanmayan eşitliği baz alan, kadınların liderliğinde başlatılacak ekolojik bir devrim önerir.
Bu açıdan Engelsiz Pedal, toplumsal cinsiyet rollerine bağlı olmayan bir eşitlik içinde gerçekleşmesi gereken bu devrimin araçlarından, enstrümanlarından biri olarak bisikleti gündeme getirir. Çünkü bisiklet; sürdürülebilir yaşam, evrensel tasarım ilkelerine göre inşa edilen kentsel tasarımlar ve doğayla entegre olmuş bir toplumsallık için düşünülebilecek en mükemmel, en basit ulaşım aracıdır. Ve aynı zamanda bisiklet, kadınların kamusal alana erişimlerini arttırabilecek, bağımsızlaşmalarına ve inisiyatif almalarına destek olacak, sosyal uyumu arttıracak bir özgürleşme aracıdır.
Kısacası hem ekolojik bir devrim, hem de toplumsal cinsiyet normlarını alt üst edecek bir değişim için bisikleti; Bu değişimi birlikte tasarlamak, hissetmek ve anlamak için tandem bisikleti; Ekofeminizmin vadettiği ütopyaya, pedal çevirerek yol almayı savunuyoruz.
Kadın Kadına Pedal Arkadaşlığı
Süreçlerimizi tasarlamaya başladığımız ilk andan beri, kadınların bisikletle ve özellikle tandem bisikletle tanışmasının ne kadar önemli olduğunun, toplumsal olarak kamusal alana erişimi kısıtlanmış iki grup olan engellilerin ve kadınların birlikte pedal çevirmesinin özgürleştirici gücünün ve dolayısıyla, kadın kadına pedal arkadaşlığının gerekliliğinin farkındayız.
Kadınların bisikletle tanışmasına aracı olmak, tandem üzerinde bir araya gelebilecekleri alanlar yaratmak, kadın inisiyatifini öncelemek ve kadınların kadınlarla pedal arkadaşı olmalarına zemin hazırlamak için pek çok organizasyon tasarlıyoruz. İşte bazı örnekler!
Kadın Kadına Yol Arkadaşlığı Eğitimleri
2017-2018 döneminde, o zaman “yol arkadaşlığı” olarak kavramsallaştırdığımız pedal arkadaşlığı sürecimizi kadınları önceleyen, kadınların kadınlarla birlikte pedal çevirebileceği bir yapı haline getirmek için Tasarım Atölyesi Kadıköy işbirliğiyle pek çok eğitim, workshop ve temaşa düzenledik. Bu etkinliklerde bir araya gelen pek çok kadın Engelsiz Pedal’ın turlarına kendi bisikletleriyle katıldı, engelli kadınlarla birlikte tandem sürüşlerine çıktı ve topluluğumuz içinde inisiyatif aldı.
İşin teorik kısmını Tasarım Atölyesi’nde düzenlediğimiz eğitimlerde tartıştıktan, konuştuktan, kurguladıktan sonra, kadın pedal arkadaşlarımızın tandem üzerinde bir araya geleceği, birbirlerine öğretecekleri ve birbirlerinden öğrenecekleri uygulamalı buluşmalar organize etmeye başladık.
Moda Sahili’nde, Moda tenis kortunun yanındaki çimlerde, tandem bisiklete binmek isteyen ama nereden başlayacağını bilmeyen veya kendine birlikte pedal çevirecek kadın pedal arkadaşları arayan kadınların bir araya geldiği buluşmalarımızın ardından kadınlar, birbiri ardına bisiklet festivallerine, turlara ve gece sürüşlerine gitmeye başladılar.
Engelsiz Pedal Derneği’nin kadın pedal arkadaşlarının öncülüğüyle, insana ve doğaya saygılı üretim yapan kadın kooperatifleriyle işbirliğine gittik. Kadınların el emeği üretimlerini, İstanbul içerisindeki çeşitli noktalara en ekolojik araç olan bisikletlerimiz ile ulaştırmak üzere rotalar tasarladık. Bu işbirliklerinin ilk örneği, 2017 yılında teslimatlarını bisikletlerimizle gerçekleştirdiğimiz Yırca Hanımeli El ve Ev Ürünleri idi.
Sevgi Evlerindeki Kadınlara Tandem Eğitimleri
Birlikte çalıştığımız, bisiklete bindiğimiz ve daha güçlü, daha özgür bir gelecek için pedal çevirdiğimiz dezavantajlı kadın gruplarından biri de sevgi evlerinde kalan kadınlardı.
2018’den bu yana sahillerde, parklarda, bahçelerde ve aklımıza gelen her yerde, yani alışıldık yoga stüdyolarının dışında, herkesin birlikte yoga yapabileceği etkinlikler düzenliyoruz. Hem eğlenmek, hem öğrenmek, hem ve yeni insanlarla tanışmak için sürdürdüğümüz Çimde Yoga etkinliklerini, aynı zamanda kamusal alanı bisiklet ve yogayla dize getirmek, bu alanı birlikte keşfetmek için harika bir fırsat olarak görüyoruz. Bu etkinlikleri kamusal alana erişimi kısıtlanmış bütün insanların, örneğin kadınların, farklı engel gruplarından kişilerin veya göçmenlerin eşit şekilde faydalanabileceği, rahatça bir araya gelebileceği, yoga yaparak rahatlayabileceği, belki sonunda tandem üzerinde pedal arkadaşları haline gelebileceği bir tür oryantasyon olarak tasarlıyoruz.
Dolayısıyla Çimde Yoga etkinliklerimizin bir parçası, etkinliklere gelen insanların bisikletle ve özellikle tandem bisikletle tanışması. Bu bağlamda, kamusal alana erişimi engellenen gruplardan biri olarak gördüümüz, örneğin dilediği saatte dışarı çıkarken tereddüt eden, yoga yaparken veya bisiklete binerken ne giyeceği konusunda kaygılanan, belki de hep “bisikletin erkek işi bir şey” olduğu söylemiyle karşılaşan kadınların Çimde Yoga etkinliklerimizde çoğunlukta olmasına önem veriyoruz. Çimde Yoga aynı zamanda kadınların bir araya geldiği, deneyim aktarımı yaptıkları, yoga ve bisiklet denedikleri, tandem üzerinde birlikte bisiklet sürerek pedal arkadaşı olabildikleri bir açık alan olsun istiyoruz.
Bisiklet ve yogayı, birbirini tamamlayan ve birbirini gerekli kılan aktiviteler olarak görüyoruz. Bisiklet bol hareket gerektiren, özellikle bacak kasları kısaltan bir aktivitedir. Günlük hayatında bu tarz hareketlere alışık olmayanlar, hareketli ve sportif bir hayat sürmeyenler için kontrolsüz bisiklet kullanımı zararlı sonuçlar doğurabilir. Dolayısıyla yoga, kasları esneten ve uzatan hareket pratikleriyle, bisikletin tamamlayıcısı olarak konumlandırılabilir.
Bisikletle yapılacak Yoga pozları; sürüş öncesinde ısınma ve esneme, sürüş sonunda soğuma ve gevşeme hareketleri olarak uygulanabilir . Bu nedenle bisiklet ve yogayı birlikte kavramak, birbirine entegre etmek için çeşitli süreçler tasarlıyor, alanlar yaratıyoruz.
Hara Yoga’da Yogasiklet
Engelsiz Pedal’ın 2018 dönemindeki en önemli odaklarından biri, Paralimpik Oyunlar’a tarihinde bir kere bile paralimpik bisikletçi göndermemiş olan ülkemizin yazgısını değiştirmek için 2020 Tokyo olimpiyatlarına hazırlanmaktı. Bu amaçla, 20 kadar paralimpik bisikletçi, sıkı bir antrenman programı uyguluyordu. Bisiklet antrenörleri tarafından kurgulanan bu antrenman programı yoga, meditasyon, müzik, masaj, yelken, kürek gibi destekleyici aktiviteler ile destekleniyordu. Bisiklet üstündeki antrenmanların ayrılmaz bir tamamlayıcısı olarak, haftada en az iki gün 10’ar kişiden oluşan iki ayrı grup, Hara Yoga’da yoga yapıyorlardı.
Asana adı verilen yoga pozlarını, sürüş öncesi esneme, sürüş sonrası soğuma amacıyla da kullanıyor; pratiklerini arttırdıkça güçlenen omurgalar sayesinde, olası bir kaza durumunda oluşabilecek yaralanma risklerini de azaltıyorlardı. Yoga’nın ayrılmaz parçası nefes çalışmaları sayesinde, birlikte pedal çevirdikleri arkadaşları ile tandem bisiklet üzerinde tek vücut, bir nefes olmayı öğreniyorlardı. Meditasyon çalışmaları ile anda kalmayı, yavaşlamayı, yavaşladıkça çoğalmayı ve çoğaldıkça olgunlaşmayı araştırıyorlardı.
Bu çalışmalardaki bir başka hedefimiz ise normal bir yoga sınıfındaki akışı izleyemeyecek durumdakilerin, söz gelimi görme engellilerin, yoga eğitmenlerinin ve birlikte tandem sürdükleri pedal arkadaşlarının yönlendirmesi ile asanaları yapabilir, lotus adı verilen meditasyon oturuşuna geçebilir hale gelmesiydi.
Bisiklet ile yogayı birlikte ele almak için tasarladığımız süreçlerin ikinci bir adımı olarak; Yoga stüdyolarındaki insanları bisiklete ve tandem bisiklet üzerinde pedal arkadaşlığına özendirmek, Yoga ile bisikletin bir arada yapılması gereken aktiviteler olduğunu savunmak, Çeşitli engel gruplarından insanların yoga stüdyolarına erişimini arttırmak ve yoga derslerine katılımını sağlamak amacıyla yaptığımız sunumlardır.
2011 Temmuz’unda o dönem Marmara Üniversitesi Bisiklet Kulübü başkanı Samet Aksuoğlu, yine o dönem Altı Nokta Körler Derneği İstanbul Şubesi başkanı görme engelli Murat Demirok ile birlikte, iki kişilik -tandem- bisikletle İstanbul’dan Antalya’ya 13 günde tamamlanan bir sürüş gerçekleştirmiştir.
İnadına Görmek, ismini ve sloganını, bu yolculukta Türkiye’nin tarihi ve doğal güzelliklerini görme engelli bir bisikletçinin gözünden göstermek üzere kaskı üzerine taktığı o dönem yeni çıkan gopro aksiyon kamerasından almaktadır. İnadına Görmek, gerçekleştiği tarih itibariyle dünyada görme engellilerin aksiyon kamerasıyla kendi belgesellerini çektiği ilk örnek olarak gösterilebilir.
9-22 Temmuz 2011 tarihleri arasında yapılan bu sürüşün amacı;
Görme engellilerin iç mekanlarla sınırlandıkları toplumsal alışkanlığa karşı çıkmak, Kamusal alanın sadece görsellikle sınırlı bir şey olmadığını göstermek ve görme engellilerin kamusal alanı algılayış biçimine dair bir dökümantasyon yaratmak, Görme engellilerin kamusal alanı bisikletle dize getirebileceğini kanıtlamak, Tandem bisikletin nasıl bir özgürleşme ve iletişim aracı olabileceğini insanlara anlatmaktır.
2012 lında Engelsiz Pedal Derneği gönüllüleri tarafından başlatılan Makam Şoförlüğü süreci, tek başına kamusal alana çıkamayan engelli çocukların Hollanda tipi kasalı bisikletler aracılığıyla şehri güvenle keşfetmesini amaçlamıştır.
Her Şey Nasıl Başladı?
Makam Şoförlüğü projesinin başlangıç ve gelişim hikayesi, aynı zamanda Engelsiz Pedal Derneği’nin kuruluş hikayesiyle de paraleldir.
Hikaye şöyle başladı: Marmara Üniversitesi Bisiklet Kulübü’nden içlerinde Engelsiz Pedal kurucularından Samet Aksuoğlu’nun da bulunduğu birkaç öğrencinin, kamp yapmak üzere Sarıyer’e doğru bisiklet sürdüğü yağmurlu bir haziran günüdür. Öğrenciler Sarıyer’deki bir çaycıda çayın fiyatı hakkında pazarlık yaparken yan masadaki müşterilerden biri, Uğur Küçükşahin, öğrencilerin hayat enerjisinden ve neşesinden etkilenerek onlara çay ısmarlamaya karar verir. Elbette, çayla birlikte koyu bir muhabbet başlar.
Kendisi makam şoförü olarak çalışan Uğur Küçükşahin, bu muhabbet sırasında öğrencilere Ceyda isimli 12 yaşında bir kızı olduğundan, kızının bir kas hastalığı sebebiyle evden dışarı neredeyse hiç çıkamadığından söz eder.
Bu tanışmanın ardından Samet Aksuoğlu ve arkadaşları, Ceyda’nın annesi Tülay Küçükşahin’le de iletişime geçerek bir kasalı bisikleti Ceyda’nın güvenle binebileceği bir “makam aracına” dönüştürmeye, yani Ceyda’nın “makam şoförleri” olmaya karar verirler. Ceyda’nın evinden kırlentler, yastıklar, minderler toparlanıp bisikletin kasasına yerleştirilir, böylece Ceyda kasaya konforlu bir şekilde kurularak makam şoförleriyle birlikte sokaklara çıkar.
Nasıl Devam Etti?
“Sepetin içindeki çocuğun engelli olduğu dışarıdan bakanlar için belirgin değil. Hayatında belkide ilk defa o çocuk engelli olduğu için dışlanan değil bilakis İstiklal Caddesi’nde tahtına kurulmuş bisiklet ile gezdirilirken gıpta edilen bir çocuk haline geliyor.”
-Tülay Küçükşahin
Ceyda’nın kasalı bisikletle kamusal alanı keşfetmeye, onunla birlikte bisiklet sürenlerle sohbet etmeye başladığı sürüşlerden etkilenen Tülay Küçükşahin, bisikletin kızı üzerindeki olumlu etkisini fark eder. Bu değişimden Ceyda vasıtasıyla tanıdığı başka engelli ailelerine söz eder ve giderek daha fazla aile, çocuklarının bisiklet deneyimini tatması için makam şoförleriyle iletişime geçer.
Makam şoförlerinin ve çocukların sayısı arttıkça, proje daha fazla ses getirmeye başlar. Makam şoförü olmak isteyenler çeşitli eğitimlerden geçirilir, çocukların psikolojik iyilik halini korumak için de eğitim alırlar. Ve bu süreç, bir yol hikayesinden makam şoförlüğü projesinin gelişmesine, ardından gönüllülerin dernekleşme çalışmalarına başlamasına kadar devam eder.
Bu süreç hakkında farklı mecralarda yayımlanan haberlerden bazılarını sizin için derledik. Sürecin nasıl bir etki yarattığını incelemek için aşağıdaki haberlere göz atabilirsiniz:
Engelsiz Çorba, engellilerin toplumu ilgilendiren konulara müdahil olmasını, kamusal alanın değişim ve dönüşümünde onların da ‘tuzunun bulunmasını’ sağlamak amacıyla EPD tarafından 2014 yılında başlatılan projedir.
Engelsiz Pedal gönüllüleri proje boyunca, yardım kuruluşlarından temin edilen yiyeceklerin evsizlere bisikletlerle mobil olarak ulaştırılmasını sağlamıştır. Hem medyada hem de toplumda ses getiren ve aylar boyunca Türkiye’nin dört bir yanından insanlarca desteklenen projemiz;
Sayısız evsiz ve mültecinin yiyeceğe erişimini sağlamış,
Yiyeceğe ulaşamayan insanların varlığı konusunu gündeme getirerek bu insanların medyadaki görünürlüğünü arttırmış,
İnsan hakları ve kamusal alana bisikletle erişim konularını bir arada ele alarak fark yaratmış,
Engellilerin aktif olarak rol aldığı, sorumluluk üstlendiği ve toplumsal bir problemle ilgili karar verici konumda olduğu bir örnek yaratmış,
Evsiz ve mültecilerin ilgili kuruluşlar tarafından daha çok fark edilmesini sağlayarak öncü bir misyon üstlenmiştir.
“Geceleri bisikletlerimizle sokağa çıkıyor, sabahın ilk ışıklarına dek pedallayarak evsizlere, mültecilere çorba dağıtıyoruz. Engelli engelsiz hep birlikte, çorba dağıtımına çıkan ÇorbaErkek ve ÇorbaKadın’larız.”
Açık Radyo’da Aydan Çelik ve Esra Ertan’ın hazırlayıp sunduğu Şeytan Arabası programına Mustafa İşcier ve Samet Aksuoğlu katılmış, Engelsiz Çorba projesini anlatmışlardır.