Karşınızda, Engelsiz Pedal Yolsuzlukla Mücadele Timi!
Haritada gözükmeyen, rotalandırması yapılmamış, dijital haritalara işlenmemiş, keşfedilmemiş, varlığı reddedilen ama var olan yolları, patikaları, geçitleri, dağ tepe ve kalyonları arıyor, buluyor, deniyor ve hayatta kalırsak, size aktarıyoruz.
Her şey daha erişilebilir, daha güzel ve daha fazla sayıda bisiklet yolunu yaratmak için!
Kazdağları’nın Keşfedilmemiş Bisiklet Yolları
Çanakkale ve Balıkesir arasında geniş bir coğrafyaya yayılan Kazdağları, eski adıyla İda Dağları, efsanevi Antik Yunanlı ozan Homeros’un İlyada destanında Bin Pınar olarak söz ettiği, yüzyıllar boyunca pek çok mite ve tarihsel olaya sahne olan bir bölgedir. Yunan tanrısı Zeus’un doğduğu yer olarak pek çok mit ve söylencede adı geçen İda Dağı, ayrıca Truva Savaşı’na sebep olduğu düşünülen; Afrodit, Hera ve Athena arasında yapılan bir güzellik yarışmasının gerçekleştiği, tanrıların Truva Savaşı’nı izledikleri yer olarak bilinmektedir. Bununla birlikte Türkmen ve İran kaynakları’nda, Hıristiyan mitolojisinde; Rum, Sünni ve Alevi söylencelerinde de sıklıkla ismine rastlanılan İda Dağları, bugün hem Türkiye’nin ekolojik yaşam açısından en cazip merkezlerinden biri, hem de pek çok kültürün kavuşma noktası olarak turistik bir hazinedir. Dünyada Alp Dağları’ndan sonra en önemli oksijen deposu olarak tanınan İda Dağı, bünyesinde 800’den fazla bitki türünü barındırmaktadır ve bunların 31 tanesi, Kazdağı göknarı örnek olmak üzere, bölgeye has endemik türlerdir. Bayramiç Yeniköy ve Çamtepe başta olmak üzere pek çok noktada ekolojik yaşam konusunda çalışmalar yapılmakta, ekolojik tarım uygulamaları yürütülmektedir. 2014’den itibaren düzenlenen ekofest ve pek çok kamp alanı olanağı ile Kazdağları ekolojik yaşam arayışındaki gönüllüler için Türkiye’nin en cazip rotalarından biri haline gelmiştir. Öte yandan, bölge içerisinde Sarıkızın Türbesi, Zeus Altarı, Rum ve Türkler ortaklığında kurulan Ayvacık Köyü, Küçükkuyu Zeytinyağı Müzesi, Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethinde kullandığı 67 gemiyi yaptırdığı söylenen Tahtakuşlar Köyü’ndeki ünlü etnografya müzesi, Şahinderesi Kanyonu gibi sayısız turistik yer bulunmaktadır.
Her seviyeden bisikletçi için Kazdağları’nda bisiklet rotaları oluşturuyoruz: Nerede kuş gözlemlenir, Nerede kamp yapılır, Nerede yokuş var, Nerede yokuş yok, Nerede çeşme var, Hangi mevsimde hangi çeşme akar, Yolda kalmanız durumunda veya çıkamadığınız yokuş olduğunda sizi kurtaracak kamyoneti veya traktörü olan köylülerin, muhtarların cep telefonu numaraları neler, Telefonunuz hangi noktada çeker, nerede çekmez, Hangi mevsimde hangi şifalı bitki ve mantarlar var, nasıl toplanırlar, Topladığınız bitkinin yağını dağda yaşayan hangi ailenin evinde, çiftliğinde çıkarabilirsiniz, Bunu size öğretecek gönüllü olarak çalışabileceğiniz çiftlikler hangileri, Vahşi hayvanlar nerede, karşılaşınca ne yapmalı… Kısacası Kazdağları bölgesinde bir bisiklet yolu rotası oluşturmak için, her şeyin çetelesini tutuyoruz.
OSM’ye eklediğimiz toprak bir yolun, aynı hafta Komoot ve Strava gibi navigasyon uygulamalarında görünür hale gelmesi bizi heyecanlandırdı. Bu konuda çalışmaya ve yeni yollar keşfetmeye devam ediyoruz.
Dijitalleşmenin, makineleşmenin ve kentleşmenin giderek arttığı günümüz dünyasında bisiklet, herkesin anlayabileceği basit tasarımı ve yüzyıllardır hiç değişmeden kalan yapısıyla sürdürülebilir ulaşımın vazgeçilmezlerinden biridir. Doğaya hiçbir koşulda zarar vermeyen, zararlı bir yakıt kullanmayan bisikletin aynı zamanda doğaya entegre olmaya, doğayla birlikte ve doğanın içinde yaşamaya da imkan sağladığına inanıyoruz.
Bu nedenle sürdürülebilirlik, geri dönüşüm(recycle) ve yukarı dönüşüm(upcycle) her zaman çok önemsediğimiz, çalışmalarımızın her alanına mümkün olduğunca entegre ettiğimiz, ilkelerimizle bütünleştirdiğimiz süreçlerdir. Biz on yılı aşkın süredir bisikletli ulaşımı geliştirmek için uğraşıyor, resmi ve sivil kuruluşlarla işbirlikleri yapıyor, projeler üretiyoruz. Bisiklette kullanılan malzemelerin(kopmuş zincirler gibi) dönüştürülmesi, materyallerin atık yerine ürün haline getirilmesi için devamlı workshoplar düzenliyor, çalıştaylara katılıyor ve kamusal alanda, sürdürülebilir bir yaşam için sürdürülebilir kentsel tasarımların, bisikletli ulaşımın, atık yönetiminin savunuculuğunu yapıyoruz. Aşağıda, süreçlerimizden birkaç farklı örneği bir araya getirdik.
Çalıştaylar
Adalar Sürdürülebilir Ulaşım Çalıştayı: Adalarda bulunan ulaşım sorunlarının tespiti ve çözüm önerilerini tartışmak üzere Büyükada’da WRI Türkiye öncülüğünde düzenlenen Adalar Sürdürülebilir Ulaşım Çalıştayı’nın katılımcılarından biriydik. Çalıştay boyunca, bisikletin adadaki ulaşıma entegre edilmesi ve bisikletli ulaşımın ada hayatının her alanına adapte edilmesi için fikirlerimizi paylaştık.
2017’de Don Kişot öncülğünde gerçekleştirilen Bisiklet Ve Kent Çalıştayı’ndeydık:
Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu 2017: WRI öncülüğünde düzenlenen sempozyumda, geleceğin şehirlerinde yaşam kalitesini arttıracak bir çözüm olarak bisikleti tartıştık.
Bisikletli ulaşımı desteklemenin en iyi yollarından birinin, işletmelerin kargo için kullandığı bisikletleri işler halde tutmaktan ve gerektiğinde tamir veya estetize etmelerine yardım etmekten geçtiğine inanıyoruz.
Bu nedenle 2019’da, Yeldeğirmeni’ndeki Küf Kafe ile “zımparasiklet” olarak isimlendirdiğimiz bir pilot uygulama başlattık. Küff Kafe’ye ait kargo bisikletine önce boya sökücü sürüp ardından spatulalar ve telli fırçalar ile giriştik. Son olarak zımparalar ile kadroyu kalan boyalardan da arındırarak, yeniden boyanmaya hazır hale getirdik. Çıplak metale tuzruhu dökerek eski ve paslı bir görünüm elde ettikten sonra, bu görüntüyü muhafaza etmek üzere mat vernik ile süreci tamamladık.
Böylece Küf’ün kullanılmayan kargo bisikleti, hem estetik hem de temiz yeni bir görüntüyle sahalara geri döndü.
Eski Bisikletler Askıda
İnsanların bir kenara attığı, bodrumda unuttuğu, eskidi diye umudu kestiği bisikletlerden biz umudumuzu hiç kesmedik. 2020’de uzun bir dönem boyunca, insanların artık kullanmadığı, kullanılacak durumda olduğuna inanmadığı, eskidiği için kullanmak istemediği bisikletleri topluyor, tamir ediyor ve sorunsuz çalışır hale getirdikten sonra ihtiyaç sahiplerine dağıtıyorduk. Bisiklet hediye etttiklerimiz çoğu zaman tek başlarına bisiklet alamayacak olan çocuklar ve göçmen çocuklardı.
Deri parçalar, eski pantolonlar, ilginç düğme veya kumaşlar… 2013’te “Bisikletin İçin Tasarla” başlığıyla Tasarım Atölyesi Kadıköy işbirliğiyle düzenlediğimiz etkinlikte, elimizde var olan veya atık haline gelen malzemelerle sürdürülebilir tasarımlar yapmak ve bisikletlerimizi bu tasarımlar sayesinde kişiselleştirmek üzerine çalıştık. Tasarımlarımızı uzmanlar eşliğinde hep beraber yaptıktan sonra sokaklara çıktık ve “Bu senenin modası bisiklet olsun!” diye haykırdık.
Bisiklet zincirleri zaman içinde kopar, eskir ve paslanır. Ama bu, onları çöpe atmak zorunda olduğunuz anlamına gelmek zorunda mı? Bizce hayır!
Tasarım Atölyesi Kadıköy’de düzenlediğimiz workshoplarla, eski bisiklet zincirlerini aksesoarlara nasıl dönüştüreceğimizi öğrendik. Zincirleri eskittiğiniz günlerin anısını, takılarınızda taşıyabilirsiniz, biz öyle yapıyoruz.
Patlak Lastik Yamama Atölyelerimiz
Benimsediğimiz öznel bir engellilik tanımı var: Patlayan lastiği yamamayı bilmeyen herkes engellidir!
Patlayan lastikleri mümkün olduğunca uzun süre kullanıyor, atık haline getirmiyor ve birlikte yamıyoruz. Tasarım Atölyesi Kadıköy’de ve Moda2 çimenlerinde düzensiz aralıklarla ama sürekli, patlayan lastiğin nasıl yamamanacağına dair atölyeler düzenliyoruz. Böylece bir tura çıkan Engelsiz Pedal gönüllülerinden her biri, patlattığı lastiği kendisi hızlıca yamayabiliyor:
Herkes için erişilebilir kamusal alanların inşasında, önemli aktörlerden biri de yerel yönetim çalışanlarıdır. Bu kişilerin hayata geçirmeyi düşündükleri hizmetleri herkesin eşit şekilde faydalanabileceği bir şekilde planlaması, “kimsenin toplumsal düzen veya kamusal alanın tasarımı” sebebiyle engellenmediği bir gelecek açısından çok kritiktir.
Bu nedenle biz kamusal alanların, “engelliler için” değil, “engelliler ile birlikte” tasarlanması gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca bize göre, “engelliler ile birliktelik” süreci, yani kamusal alanın tasarımında söz hakkı olması gereken herkesin iletişim süreci, bir iletişim tasarımı gerektiriyor.
Geleneksel bakış açısı, yerel yönetim çalışanlarının ve engellilerin bir araya getirilmesi için kahvaltılı veya yemekli buluşmalar düzenlemekle, toplantılar organize etmekle sınırlıdır. Bu gibi organizasyonlar öyle kalıplaşmış ve öyle içi boşaltılmıştır ki, günün sonunda genellikle kimsenin kendisini ifade edemediği, yöneticiler dışındakilerin söz almaktan çekindiği, yaratıcılıktan uzak ve sonuçsuz süreçlere dönüşürler.
Biz bu bakış açısını tersine çevirmeyi; formal usülden uzak, insanların inisiyatif almaya cesaret edebilecekleri, birlikte planlamak için değil birlikte eğlenmek için bir araya gelinen, “arkadaşlık” eksenli süreçler kurgulamayı öneriyoruz. Çünkü ancak bu şekilde, tarafların kendilerini birbirlerinin yerine koyduğu gerçek empatilerden bahsedilebilir.
Nasıl?
Empatik Pedal kavramsallaştırmasıyla tasarladığımız süreçlerde tandem bisikleti; Kamusal alanın tasarımından sorumlu yerel yöneticileri, yani elinde şehrin dokusunu değiştirme gücü bulunan peyzaj mimarı, şehir bölge planlamacısı, belediye başkan yardımcısı, şube müdürü, birim şefi gibi karar vericileri şehirde yaşayan ve kamusal alana erişmekte güçlük yaşayan insanlarla bir araya getirecek, Ayrıca ilgili bölümlerde eğitim gören ve gelecekte bu pozisyonlarda çalışması muhtemel üniversite öğrencilerini meseleye dahil edecek, Böylece herkes için erişilebilir bir kamusal alanı mümkün kılan bir çalışmaya önayak olacak bir “iletişim biçimi” olarak öneriyoruz.
Tandem üzerinde bir araya gelecek kişilerin(yerel yöneticiler ve kamusal alana erişimi engellenen kesimlerden insanlar), bisiklet kamusal alanda karşılaştığı engelleri aşabilsin diye ortak refleks göstermesi ve kenti birlikte keşfetmesi, iletişim tasarımımızın temel noktasıdır. Bir bisikletin giremediği, çıkıp inemediği kaldırımlara bir engelli aracı, bebek arabalı bir anne veya beyaz bastonuyla bir görme engelli de erişmekte zorlanabilir. Oysa evrensel tasarım ilkelerine göre tasarlanmış bir kentte, bir tandem bisikletin veya bir bebek arabasının, bir görme engellinin veya bir tekerlekli sandalyenin erişemeyeceği hiçbir yer var olamaz.
Empatik Pedal Sürecinin Tarafları Kimler?
Herkes için erişilebilir bir kent tasarlamak amacıyla tandem üzerinde bir araya getirmeyi planladığımız kesimler şunlardır:
Kentsel tasarımda söz hakkı bulunan yöneticiler(belediye çalışanları gibi).
Kamusal alana erişmekte problem yaşayan insanlar(fiziksel engel grupları gibi).
Kamusal alanın tasarımında evrensel tasarım ilkelerinin uygulanması için yöneticilere destek olabilecek STÖler(Engelsiz Pedal Derneği gibi).
Mimarlık gibi bölümlerde okuyan ve gelecekte kent tasarımından sorumlu olacak üniversite öğrencileri.
Bu kesimlerin bir araya gelerek birlikte bisiklet süreceği, kenti birlikte keşfedeceği ve birlikte tasarlayacağı bir geleceğin, taraflardan her birinin birbirini tanımasından ve birlikte yol almasından geçtiğine inanıyoruz. Bu nedenle her bir tarafın yakından iletişim kurabileceği, birbirini dinleyebileceği ve fikir alışverişinde bulunabileceği alanlar yaratmak için sürekli yeni fikirler üretiyoruz.
İşte Bazı Örnekler!
Yerel yöneticiler ile kamusal alana erişimi engellenen insanlar arasındaki iletişimi güçlendirmek için, uzun yıllardır işbirliği halinde olduğumuz Tasarım Atölyesi Kadıköy başta olmak üzere pek çok mekanda bu iki gruptan insanları bir araya getirecek etkinlikler ve organizasyonlar düzenledik. Belediye çalışanlarıyla engelli insanları aynı tandem üzerinde buluşturacak sürüşler organize ettik.
2011 ve takip eden yıllarda, Mimarlar Odası’nın düzenlediği ve bütün yaz süren “Kent Düşleri” atölyelerine katılan mimarlık bölümü öğrencilerine; projelerine bisiklet yollarıni dahil etmeleri, bisiklet kültürünü projelerine eklemlemeleri, bisikletin ve dahil olduğu evrensel tasarım ilkelerine uygun bir proje ortaya çıkartabilmeleri için mentörlük veriyorduk.
Yine aynı dönemlerde, üniversitelerin mimarlık ve şehir bölge planlama bölüm başkanlıklarıyla koordineli bir şekilde, öğrencilerin yapacakları tasarımlara bisiklet yollarını bütüncül bir şekilde nasıl dahil etmeleri gerektiğine dair sunumlar gerçekleştiriyorduk.
2014’te Yine Tasarım Atölyesi Kadıköy ile işbirliği yaparak, engellilerle mimarları, tasarımcılarla kent planlayıcılarını, kısacası konunun bütün paydaşlarını bir araya getiren, Engelsiz Günler isimli iki haftalık bir etkinlik gerçekleştirdik. Bu etkinlikte alanında uzman pek çok konuşmacı, toplumdaki engellilik algısından evrensel tasarım ilkelerine kadar pek çok farklı konuda sunumlar gerçekleştirdi.
Türkiye’de genel algı, engelli kişiye “Sen yapamazsın.”, “Sen edemezsin.”, “Otur oturduğun yerde.”, “Sen kırmızı ışıkta bile benim desteğimle karşıya geçmelisin.” diyor. Hal böyleyken kimse, engellilerin bu durumun bir de üstüne, kanayan yaralara derman olacak eylemlere katılmasını beklemiyor. Bu tür eylemler, hali vakti yerinde beyaz yakalılarla, bazen üniversite gençleri veya sivil toplum örgütleriyle ilişkilendiriliyor.
Bu ön yargıların gölgesinde, engellilerin olumsuzlukları olumluya çevirecek süreçlere dahil olmasına, salça olmasına, burunlarını sokmasına aracı olmayı çok ama çok önemli buluyoruz.
İster doğal alanların tahribatına karşı çıkmak için olsun, ister toplumdaki bir probleme dikkat çekmek veya başkaldırmak için, kamusal alanda bisikletle aktivizm adına yaptığımız bütün sürüşleri “aktivistsiklet” ismiyle kavramsallaştırıyoruz. Bisiklet, bir ulaşım ve iletişim aracı olduğu kadar bir direniş aracıdır ve bizim için bu direnişin müdahili, engelli veya engelsiz fark etmeksizin kamusal alanın bir parçası olan herkestir.
Biz bu süreci her zaman benimsedik ve her zaman bu tür sürüşler gerçekleştirdik, aşağıda ise sadece birkaç çarpıcı örneği derliyoruz.
2014 aralık ayıydı; Zonguldak Bartın arasında enerji iletim hattı yapmak amacıyla ağaçlar kesilmeye başlanınca; iki tandem, bu tandemleri pedal arkadaşlarıyla birlikte kullanan iki görme engelli bisikletçi, bir öncü bisikletçi, bir de artçı bisikletçi olmak üzere altı kişi İstanbul’dan yola çıktık.
Beş günlük ve 350 kilometrelik bir sürüşün ardından Bartın’a ulaştık. Yanımızda getirdiğimiz zincirlerle, bisikletlerimizi kesilmek üzere olan ağaçlara kilitledik. Ardından, kurulması planlanan termik santralin yapımı için kesilecek binlerce ağaca karşı basın açıklamamızı yaptık.
Bu sürüş hakkında Sadriye Görece ve Büşra Öznur tarafından yazılan anı bloglarını aşağıdan okuyabilirsiniz:
2014: SSPE Hastalığına Dikkat Çekmek İçin Köprüden Bisiklet Attık
SSPE, santral sinir sisteminde kızamık virüsü ile oluşan ilerleyici, ölümcül bir yavaş virüs enfeksiyonudur.
2014 yılında bir çocuk, devlet ihmalkarlığı sebebiyle bu hastalığa yakalandı ve tedavi sürecinde yapılan benzer bir ihmarkarlık yüzünden hayatını kaybetti. O, SSPE hastalığına bu şekilde yakalanan ne ilk çocuktu, ne de sonuncu.
8 Haziran 2014 Pazar günü, Boğaz Köprü’süde SSPE’ye dair bir farkındalık eylemi gerçekleştirdik. O sırada boğaza karşı çayını yudumlayanlar, köprünün ortasından denize doğru sarkan SSPE yazılı pankartımızın ucuna asılı kırmızı bir bisiklet gördüler. Köprüden sarkıtılan bisiklet, ölen çocuğa aitti.
2017: Kömür Termik Santraline Karşı Silivri’ye Pedalladık
Mayıs 2017’de Silivri’ye yapılacak kömür termik santralini protesto etmek için 7 tandemimizi hazırladık. Engelsiz Pedal Derneği, Kalbin İçin Pedalla Grubu ve TEMA Vakfı ortaklığında organize edilen bu sürüşte, kalabalık bir bisikletli kafilesi olarak Silivri’ye pedalladık.
2018: Çocuk İstismarına Dikkat Çekmek İçin On Binlerce Broşür Dağıttık
Şişli Belediyesi, 2018’de “çocuk anlatır sen dinle” etiketiyle, çocuk istismarına dikkat çekmek için bir kampanya başlattı. Kampanyanın yaygınlaştırılması için hazırlanan broşürleri, Engelsiz Pedal olarak sokak sokak gezerek bisikletlerimizle dağıttık.
2019: Hukuksuz Bir Şekilde Zeytinburnu Belediyesi Tarafından İşten Atılan Kenan Güngördü’nün Basın Açıklamasına Katıldık
Ön selede Orhan Esen ve arka selede Çağrı Gökçek, Güngördü’nün direnişinin 500. günü vesilesiyle Zeytinburnu Belediyesi önünde gerçekleşecek basın açıklamasına Kadıköy’den hareketle pedal çevirdi.
Önce OHAL’de Kanun Hükmünde Kararname (KHK), ardından da “ilgili müdürlüğün çalışan ihtiyacı olmadığı” gerekçesiyle AKP’li İstanbul Zeytinburnu Belediyesi’ndeki işinden çıkarılan Kenan Güngördü, 500 günü işine geri dönmek için mücadele vererek geçirdi.
Engelsiz Pedal Derneği aktivistleri, yürüyüşe tandem bisiklet ile eşlik etti. Basın açıklaması sonrasında Güngördü’ye direnişi için teşekkür eden aktivistler kendisi ile fotoğraf çektirdi ve derneğe bir video mesaj göndermesini istedi.
2019: Kazdağları Tahribatına Karşı Düzenlediği Konserde Fazıl Say’ın yanındaydık
Fazıl Say, Ağustos 2019’da metalik madencilik faaliyetleri nedeniyle büyük tehdit altında bulunan Kazdağları’nın durumuna dikkat çekmek için bir konser düzenledi.
Engelsiz Pedal olarak İstanbul’dan Kazdağları’na beş günlük bir sürüş düzenleyerek Fazıl Say’a desteğimizi sunduk, Fazıl Say’ın sahnesine pedalladık.
Sürüşe katılan görme engelli Baran Altun’un fotoğrafını konser için hazırladığı bir İnstagram postunda paylaşan Fazıl Say, şu ifadeleri kullandı: “Benim için ne büyük onur, ne büyük mutluluk… Benim için büyük bir hediyedir. Türkiye’nin aydınlanan insanlarını görmek, bunu böyle güzel, böyle derin yaşayacak olmak, bir orman konserinde birlikte hissetmek, tüm hayatımı adadığım müziğime doğa ve yaşamayı direten, yaşamaya inanan koca bir halk ile bütünleşerek, paylaşarak, anlam katmak…”
2019: Van Gölü Koruma kanunu Çıkartılsın Diye, Van Gölü Etrafında Bir Tam Tur Döndük
Van Gölü Aktivistleri ile Van Ticaret ve Sanayi Odası tarafından organize Edilen 2. Ulusal Van Gölü Bisiklet Festivali kapsamında, 81 ilden gelen aktivistler Van Gölü’ne dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için pedal çevirdi. Van Gölü’nün etrafında 488 kilometre boyunca pedal çeviren bisikletliler arasında iki tandemimizle biz de vardık. İkisi görme engelli ikisi gören dört kişilik ekibimiz, festival boyunca Van Gölü Koruma Kanunu için sürdü.
Boğaz Köprüsü Bisiklete Açılsın Diye Köprüden Bisikletle Geçtik
İstanbul’da Boğaz Köprüsü, bundan kırk yılı aşkın bir süre önce bisikletli ulaşıma kapatıldı. Biz köprülerin işlek trafiğin ve kamusal alana ulaşımın önemli bir parçası olduğuna inanıyor ve Boğaz Köprüsü’nün de bisikletli ulaşıma açılması gerektiğini savunuyoruz.
Bu sebeple, köprülerde bisikletli ulaşımın normalleşmesi adına, bir dönem boyunca belirli aralıklarla, insanları sürekli köprüyü bisikletlerle geçmeye teşvik eden sürüşler ve meydan okumalar organize ettik.
Ayrıca köprülerin bisikletli ulaşıma açılması için