Kategoriler
Kentsel tasarım ve bisiklet Sürdürülebilir yaşam ve doğa

Sürdürülebilirliğe Pedalla

Dijitalleşmenin, makineleşmenin ve kentleşmenin giderek arttığı günümüz dünyasında bisiklet, herkesin anlayabileceği basit tasarımı ve yüzyıllardır hiç değişmeden kalan yapısıyla sürdürülebilir ulaşımın vazgeçilmezlerinden biridir. Doğaya hiçbir koşulda zarar vermeyen, zararlı bir yakıt kullanmayan bisikletin aynı zamanda doğaya entegre olmaya, doğayla birlikte ve doğanın içinde yaşamaya da imkan sağladığına inanıyoruz.

Bu nedenle sürdürülebilirlik, geri dönüşüm(recycle) ve yukarı dönüşüm(upcycle) her zaman çok önemsediğimiz, çalışmalarımızın her alanına mümkün olduğunca entegre ettiğimiz, ilkelerimizle bütünleştirdiğimiz süreçlerdir. Biz on yılı aşkın süredir bisikletli ulaşımı geliştirmek için uğraşıyor, resmi ve sivil kuruluşlarla işbirlikleri yapıyor, projeler üretiyoruz. Bisiklette kullanılan malzemelerin(kopmuş zincirler gibi) dönüştürülmesi, materyallerin atık yerine ürün haline getirilmesi için devamlı workshoplar düzenliyor, çalıştaylara katılıyor ve kamusal alanda, sürdürülebilir bir yaşam için sürdürülebilir kentsel tasarımların, bisikletli ulaşımın, atık yönetiminin savunuculuğunu yapıyoruz. Aşağıda, süreçlerimizden birkaç farklı örneği bir araya getirdik.

Çalıştaylar

Adalar Sürdürülebilir Ulaşım Çalıştayı: Adalarda bulunan ulaşım sorunlarının tespiti ve çözüm önerilerini tartışmak üzere Büyükada’da WRI Türkiye öncülüğünde düzenlenen Adalar Sürdürülebilir Ulaşım Çalıştayı’nın katılımcılarından biriydik. Çalıştay boyunca, bisikletin adadaki ulaşıma entegre edilmesi ve bisikletli ulaşımın ada hayatının her alanına adapte edilmesi için fikirlerimizi paylaştık.

Çalıştay hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayın.

2017’de Don Kişot öncülğünde gerçekleştirilen Bisiklet Ve Kent Çalıştayı’ndeydık:

Yaşanabilir Şehirler Sempozyumu 2017: WRI öncülüğünde düzenlenen sempozyumda, geleceğin şehirlerinde yaşam kalitesini arttıracak bir çözüm olarak bisikleti tartıştık.

Daha fazla bilgi için tıklayın.

Zımparasiklet

Bisikletli ulaşımı desteklemenin en iyi yollarından birinin, işletmelerin kargo için kullandığı bisikletleri işler halde tutmaktan ve gerektiğinde tamir veya estetize etmelerine yardım etmekten geçtiğine inanıyoruz.

Bu nedenle 2019’da, Yeldeğirmeni’ndeki Küf Kafe ile “zımparasiklet” olarak isimlendirdiğimiz bir pilot uygulama başlattık. Küff Kafe’ye ait kargo bisikletine önce boya sökücü sürüp ardından spatulalar ve telli fırçalar ile giriştik. Son olarak zımparalar ile kadroyu kalan boyalardan da arındırarak, yeniden boyanmaya hazır hale getirdik. Çıplak metale tuzruhu dökerek eski ve paslı bir görünüm elde ettikten sonra, bu görüntüyü muhafaza etmek üzere mat vernik ile süreci tamamladık.

Böylece Küf’ün kullanılmayan kargo bisikleti, hem estetik hem de temiz yeni bir görüntüyle sahalara geri döndü.

Eski Bisikletler Askıda

İnsanların bir kenara attığı, bodrumda unuttuğu, eskidi diye umudu kestiği bisikletlerden biz umudumuzu hiç kesmedik. 2020’de uzun bir dönem boyunca, insanların artık kullanmadığı, kullanılacak durumda olduğuna inanmadığı, eskidiği için kullanmak istemediği bisikletleri topluyor, tamir ediyor ve sorunsuz çalışır hale getirdikten sonra ihtiyaç sahiplerine dağıtıyorduk. Bisiklet hediye etttiklerimiz çoğu zaman tek başlarına bisiklet alamayacak olan çocuklar ve göçmen çocuklardı.

Bknz: Basın Haberi

Bisikletin İçin Tasarla

Deri parçalar, eski pantolonlar, ilginç düğme veya kumaşlar…
2013’te “Bisikletin İçin Tasarla” başlığıyla Tasarım Atölyesi Kadıköy işbirliğiyle düzenlediğimiz etkinlikte, elimizde var olan veya atık haline gelen malzemelerle sürdürülebilir tasarımlar yapmak ve bisikletlerimizi bu tasarımlar sayesinde kişiselleştirmek üzerine çalıştık.
Tasarımlarımızı uzmanlar eşliğinde hep beraber yaptıktan sonra sokaklara çıktık ve “Bu senenin modası bisiklet olsun!” diye haykırdık.

Ece Eyisoy tarafından yazılan anı bloğunu okumak için tıklayın.

Eski Bisiklet Zincirlerinden Bileklikler Yaptık

Bisiklet zincirleri zaman içinde kopar, eskir ve paslanır. Ama bu, onları çöpe atmak zorunda olduğunuz anlamına gelmek zorunda mı? Bizce hayır!

Tasarım Atölyesi Kadıköy’de düzenlediğimiz workshoplarla, eski bisiklet zincirlerini aksesoarlara nasıl dönüştüreceğimizi öğrendik. Zincirleri eskittiğiniz günlerin anısını, takılarınızda taşıyabilirsiniz, biz öyle yapıyoruz.

Patlak Lastik Yamama Atölyelerimiz

Benimsediğimiz öznel bir engellilik tanımı var: Patlayan lastiği yamamayı bilmeyen herkes engellidir!

Patlayan lastikleri mümkün olduğunca uzun süre kullanıyor, atık haline getirmiyor ve birlikte yamıyoruz. Tasarım Atölyesi Kadıköy’de ve Moda2 çimenlerinde düzensiz aralıklarla ama sürekli, patlayan lastiğin nasıl yamamanacağına dair atölyeler düzenliyoruz. Böylece bir tura çıkan Engelsiz Pedal gönüllülerinden her biri, patlattığı lastiği kendisi hızlıca yamayabiliyor:

Kategoriler
Kentsel tasarım ve bisiklet Sürdürülebilir yaşam ve doğa

Empatik Pedal

Herkes için erişilebilir kamusal alanların inşasında, önemli aktörlerden biri de yerel yönetim çalışanlarıdır. Bu kişilerin hayata geçirmeyi düşündükleri hizmetleri herkesin eşit şekilde faydalanabileceği bir şekilde planlaması, “kimsenin toplumsal düzen veya kamusal alanın tasarımı” sebebiyle engellenmediği bir gelecek açısından çok kritiktir.

Bu nedenle biz kamusal alanların, “engelliler için” değil, “engelliler ile birlikte” tasarlanması gerektiğine inanıyoruz. Ayrıca bize göre, “engelliler ile birliktelik” süreci, yani kamusal alanın tasarımında söz hakkı olması gereken herkesin iletişim süreci, bir iletişim tasarımı gerektiriyor.

Geleneksel bakış açısı, yerel yönetim çalışanlarının ve engellilerin bir araya getirilmesi için kahvaltılı veya yemekli buluşmalar düzenlemekle, toplantılar organize etmekle sınırlıdır. Bu gibi organizasyonlar öyle kalıplaşmış ve öyle içi boşaltılmıştır ki, günün sonunda genellikle kimsenin kendisini ifade edemediği, yöneticiler dışındakilerin söz almaktan çekindiği, yaratıcılıktan uzak ve sonuçsuz süreçlere dönüşürler.

Biz bu bakış açısını tersine çevirmeyi; formal usülden uzak, insanların inisiyatif almaya cesaret edebilecekleri, birlikte planlamak için değil birlikte eğlenmek için bir araya gelinen, “arkadaşlık” eksenli süreçler kurgulamayı öneriyoruz. Çünkü ancak bu şekilde, tarafların kendilerini birbirlerinin yerine koyduğu gerçek empatilerden bahsedilebilir.

Nasıl?

Empatik Pedal kavramsallaştırmasıyla tasarladığımız süreçlerde tandem bisikleti;
Kamusal alanın tasarımından sorumlu yerel yöneticileri, yani elinde şehrin dokusunu değiştirme gücü bulunan peyzaj mimarı, şehir bölge planlamacısı, belediye başkan yardımcısı, şube müdürü, birim şefi gibi karar vericileri şehirde yaşayan ve kamusal alana erişmekte güçlük yaşayan insanlarla bir araya getirecek,
Ayrıca ilgili bölümlerde eğitim gören ve gelecekte bu pozisyonlarda çalışması muhtemel üniversite öğrencilerini meseleye dahil edecek,
Böylece herkes için erişilebilir bir kamusal alanı mümkün kılan bir çalışmaya önayak olacak bir “iletişim biçimi” olarak öneriyoruz.

Tandem üzerinde bir araya gelecek kişilerin(yerel yöneticiler ve kamusal alana erişimi engellenen kesimlerden insanlar), bisiklet kamusal alanda karşılaştığı engelleri aşabilsin diye ortak refleks göstermesi ve kenti birlikte keşfetmesi, iletişim tasarımımızın temel noktasıdır. Bir bisikletin giremediği, çıkıp inemediği kaldırımlara bir engelli aracı, bebek arabalı bir anne veya beyaz bastonuyla bir görme engelli de erişmekte zorlanabilir. Oysa evrensel tasarım ilkelerine göre tasarlanmış bir kentte, bir tandem bisikletin veya bir bebek arabasının, bir görme engellinin veya bir tekerlekli sandalyenin erişemeyeceği hiçbir yer var olamaz.

Empatik Pedal Sürecinin Tarafları Kimler?

Herkes için erişilebilir bir kent tasarlamak amacıyla tandem üzerinde bir araya getirmeyi planladığımız kesimler şunlardır:

  1. Kentsel tasarımda söz hakkı bulunan yöneticiler(belediye çalışanları gibi).
  2. Kamusal alana erişmekte problem yaşayan insanlar(fiziksel engel grupları gibi).
  3. Kamusal alanın tasarımında evrensel tasarım ilkelerinin uygulanması için yöneticilere destek olabilecek STÖler(Engelsiz Pedal Derneği gibi).
  4. Mimarlık gibi bölümlerde okuyan ve gelecekte kent tasarımından sorumlu olacak üniversite öğrencileri.

Bu kesimlerin bir araya gelerek birlikte bisiklet süreceği, kenti birlikte keşfedeceği ve birlikte tasarlayacağı bir geleceğin, taraflardan her birinin birbirini tanımasından ve birlikte yol almasından geçtiğine inanıyoruz. Bu nedenle her bir tarafın yakından iletişim kurabileceği, birbirini dinleyebileceği ve fikir alışverişinde bulunabileceği alanlar yaratmak için sürekli yeni fikirler üretiyoruz.

İşte Bazı Örnekler!

Yerel yöneticiler ile kamusal alana erişimi engellenen insanlar arasındaki iletişimi güçlendirmek için, uzun yıllardır işbirliği halinde olduğumuz Tasarım Atölyesi Kadıköy başta olmak üzere pek çok mekanda bu iki gruptan insanları bir araya getirecek etkinlikler ve organizasyonlar düzenledik.
Belediye çalışanlarıyla engelli insanları aynı tandem üzerinde buluşturacak sürüşler organize ettik.

2011 ve takip eden yıllarda, Mimarlar Odası’nın düzenlediği ve bütün yaz süren “Kent Düşleri” atölyelerine katılan mimarlık bölümü öğrencilerine; projelerine bisiklet yollarıni dahil etmeleri, bisiklet kültürünü projelerine eklemlemeleri, bisikletin ve dahil olduğu evrensel tasarım ilkelerine uygun bir proje ortaya çıkartabilmeleri için mentörlük veriyorduk.

Yine aynı dönemlerde, üniversitelerin mimarlık ve şehir bölge planlama bölüm başkanlıklarıyla koordineli bir şekilde, öğrencilerin yapacakları tasarımlara bisiklet yollarını bütüncül bir şekilde nasıl dahil etmeleri gerektiğine dair sunumlar gerçekleştiriyorduk.

2014’te Yine Tasarım Atölyesi Kadıköy ile işbirliği yaparak, engellilerle mimarları, tasarımcılarla kent planlayıcılarını, kısacası konunun bütün paydaşlarını bir araya getiren, Engelsiz Günler isimli iki haftalık bir etkinlik gerçekleştirdik. Bu etkinlikte alanında uzman pek çok konuşmacı, toplumdaki engellilik algısından evrensel tasarım ilkelerine kadar pek çok farklı konuda sunumlar gerçekleştirdi.

Daha fazla ayrıntı için bknz: Basın haberi, Empatiksen Sempatiksin

Kategoriler
2011 Ayrımcılık ve farkındalığa yönelik süreçlerimiz Bisikletle aktivizm Keşif ve şamata

İnadına Görmek

2011 Temmuz’unda o dönem Marmara Üniversitesi Bisiklet Kulübü başkanı Samet Aksuoğlu, yine o dönem Altı Nokta Körler Derneği İstanbul Şubesi başkanı görme engelli Murat Demirok ile birlikte, iki kişilik -tandem- bisikletle İstanbul’dan Antalya’ya 13 günde tamamlanan bir sürüş gerçekleştirmiştir.

İnadına Görmek, ismini ve sloganını, bu yolculukta Türkiye’nin tarihi ve doğal güzelliklerini görme engelli bir bisikletçinin gözünden göstermek üzere kaskı üzerine taktığı o dönem yeni çıkan gopro aksiyon kamerasından almaktadır. İnadına Görmek, gerçekleştiği tarih itibariyle dünyada görme engellilerin aksiyon kamerasıyla kendi belgesellerini çektiği ilk örnek olarak gösterilebilir.

9-22 Temmuz 2011 tarihleri arasında yapılan bu sürüşün amacı;

Görme engellilerin iç mekanlarla sınırlandıkları toplumsal alışkanlığa karşı çıkmak,
Kamusal alanın sadece görsellikle sınırlı bir şey olmadığını göstermek ve görme engellilerin kamusal alanı algılayış biçimine dair bir dökümantasyon yaratmak,
Görme engellilerin kamusal alanı bisikletle dize getirebileceğini kanıtlamak,
Tandem bisikletin nasıl bir özgürleşme ve iletişim aracı olabileceğini insanlara anlatmaktır.

Kategoriler
2014 2017 2019 Bisikletle aktivizm Sürdürülebilir yaşam ve doğa

Aktivist Pedal

Türkiye’de genel algı, engelli kişiye “Sen yapamazsın.”, “Sen edemezsin.”, “Otur oturduğun yerde.”, “Sen kırmızı ışıkta bile benim desteğimle karşıya geçmelisin.” diyor. Hal böyleyken kimse, engellilerin bu durumun bir de üstüne, kanayan yaralara derman olacak eylemlere katılmasını beklemiyor. Bu tür eylemler, hali vakti yerinde beyaz yakalılarla, bazen üniversite gençleri veya sivil toplum örgütleriyle ilişkilendiriliyor.

Bu ön yargıların gölgesinde, engellilerin olumsuzlukları olumluya çevirecek süreçlere dahil olmasına, salça olmasına, burunlarını sokmasına aracı olmayı çok ama çok önemli buluyoruz.

İster doğal alanların tahribatına karşı çıkmak için olsun, ister toplumdaki bir probleme dikkat çekmek veya başkaldırmak için, kamusal alanda bisikletle aktivizm adına yaptığımız bütün sürüşleri “aktivistsiklet” ismiyle kavramsallaştırıyoruz. Bisiklet, bir ulaşım ve iletişim aracı olduğu kadar bir direniş aracıdır ve bizim için bu direnişin müdahili, engelli veya engelsiz fark etmeksizin kamusal alanın bir parçası olan herkestir.

Biz bu süreci her zaman benimsedik ve her zaman bu tür sürüşler gerçekleştirdik, aşağıda ise sadece birkaç çarpıcı örneği derliyoruz.

Örnekler

2014, Amasra’ya Yapılması Planlanan Termik Santrale Hayır Demek İçin Bartın’a Sürdük

2014 aralık ayıydı; Zonguldak Bartın arasında enerji iletim hattı yapmak amacıyla ağaçlar kesilmeye başlanınca; iki tandem, bu tandemleri pedal arkadaşlarıyla birlikte kullanan iki görme engelli bisikletçi, bir öncü bisikletçi, bir de artçı bisikletçi olmak üzere altı kişi İstanbul’dan yola çıktık.

Beş günlük ve 350 kilometrelik bir sürüşün ardından Bartın’a ulaştık. Yanımızda getirdiğimiz zincirlerle, bisikletlerimizi kesilmek üzere olan ağaçlara kilitledik. Ardından, kurulması planlanan termik santralin yapımı için kesilecek binlerce ağaca karşı basın açıklamamızı yaptık.

Bu sürüş hakkında Sadriye Görece ve Büşra Öznur tarafından yazılan anı bloglarını aşağıdan okuyabilirsiniz:

Bartın sürüşümüz hakkında medyada çıkan bazı haberlere göz atabilirsiniz:

Protesto İçin Bisikletlerini Ağaçlara Zincirlediler

Ağaç Kesimine Karşı Bisikletli Eylem

2014: SSPE Hastalığına Dikkat Çekmek İçin Köprüden Bisiklet Attık

SSPE, santral sinir sisteminde kızamık virüsü ile oluşan ilerleyici, ölümcül bir yavaş virüs enfeksiyonudur.

2014 yılında bir çocuk, devlet ihmalkarlığı sebebiyle bu hastalığa yakalandı ve tedavi sürecinde yapılan benzer bir ihmarkarlık yüzünden hayatını kaybetti. O, SSPE hastalığına bu şekilde yakalanan ne ilk çocuktu, ne de sonuncu.

8 Haziran 2014 Pazar günü, Boğaz Köprü’süde SSPE’ye dair bir farkındalık eylemi gerçekleştirdik. O sırada boğaza karşı çayını yudumlayanlar, köprünün ortasından denize doğru sarkan SSPE yazılı pankartımızın ucuna asılı kırmızı bir bisiklet gördüler. Köprüden sarkıtılan bisiklet, ölen çocuğa aitti.

2017: Kömür Termik Santraline Karşı Silivri’ye Pedalladık

Mayıs 2017’de Silivri’ye yapılacak kömür termik santralini protesto etmek için 7 tandemimizi hazırladık. Engelsiz Pedal Derneği, Kalbin İçin Pedalla Grubu ve TEMA Vakfı ortaklığında organize edilen bu sürüşte, kalabalık bir bisikletli kafilesi olarak Silivri’ye pedalladık.

Bknz: Basın Haberi, Santrale Karşı Pedallayacaklar

2018: Çocuk İstismarına Dikkat Çekmek İçin On Binlerce Broşür Dağıttık

Şişli Belediyesi, 2018’de “çocuk anlatır sen dinle” etiketiyle, çocuk istismarına dikkat çekmek için bir kampanya başlattı. Kampanyanın yaygınlaştırılması için hazırlanan broşürleri, Engelsiz Pedal olarak sokak sokak gezerek bisikletlerimizle dağıttık.

2019: Hukuksuz Bir Şekilde Zeytinburnu Belediyesi Tarafından İşten Atılan Kenan Güngördü’nün Basın Açıklamasına Katıldık

Ön selede Orhan Esen ve arka selede Çağrı Gökçek, Güngördü’nün direnişinin 500. günü vesilesiyle Zeytinburnu Belediyesi önünde gerçekleşecek basın açıklamasına Kadıköy’den hareketle pedal çevirdi.

Önce OHAL’de Kanun Hükmünde Kararname (KHK), ardından da “ilgili müdürlüğün çalışan ihtiyacı olmadığı” gerekçesiyle AKP’li İstanbul Zeytinburnu Belediyesi’ndeki işinden çıkarılan Kenan Güngördü, 500 günü işine geri dönmek için mücadele vererek geçirdi.

Engelsiz Pedal Derneği aktivistleri, yürüyüşe tandem bisiklet ile eşlik etti. Basın açıklaması sonrasında Güngördü’ye direnişi için teşekkür eden aktivistler kendisi ile fotoğraf çektirdi ve derneğe bir video mesaj göndermesini istedi.

2019: Kazdağları Tahribatına Karşı Düzenlediği Konserde Fazıl Say’ın yanındaydık

Fazıl Say, Ağustos 2019’da metalik madencilik faaliyetleri nedeniyle büyük tehdit altında bulunan Kazdağları’nın durumuna dikkat çekmek için bir konser düzenledi.

Engelsiz Pedal olarak İstanbul’dan Kazdağları’na beş günlük bir sürüş düzenleyerek Fazıl Say’a desteğimizi sunduk, Fazıl Say’ın sahnesine pedalladık.

Sürüşe katılan görme engelli Baran Altun’un fotoğrafını konser için hazırladığı bir İnstagram postunda paylaşan Fazıl Say, şu ifadeleri kullandı:
“Benim için ne büyük onur, ne büyük mutluluk… Benim için büyük bir hediyedir. Türkiye’nin aydınlanan insanlarını görmek, bunu böyle güzel, böyle derin yaşayacak olmak, bir orman konserinde birlikte hissetmek, tüm hayatımı adadığım müziğime doğa ve yaşamayı direten, yaşamaya inanan koca bir halk ile bütünleşerek, paylaşarak, anlam katmak…”

Bknz: Basın Haberi, Engelsiz Pedallar Kazdağları İçin Pedallıyor

2019: Van Gölü Koruma kanunu Çıkartılsın Diye, Van Gölü Etrafında Bir Tam Tur Döndük

Van Gölü Aktivistleri ile Van Ticaret ve Sanayi Odası tarafından organize Edilen 2. Ulusal Van Gölü Bisiklet Festivali kapsamında, 81 ilden gelen aktivistler Van Gölü’ne dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için pedal çevirdi. Van Gölü’nün etrafında 488 kilometre boyunca pedal çeviren bisikletliler arasında iki tandemimizle biz de vardık. İkisi görme engelli ikisi gören dört kişilik ekibimiz, festival boyunca Van Gölü Koruma Kanunu için sürdü.

Bknz: Basın Haberi, Van Gölü İçin Pedal Çevirdiler

Boğaz Köprüsü Bisiklete Açılsın Diye Köprüden Bisikletle Geçtik

İstanbul’da Boğaz Köprüsü, bundan kırk yılı aşkın bir süre önce bisikletli ulaşıma kapatıldı. Biz köprülerin işlek trafiğin ve kamusal alana ulaşımın önemli bir parçası olduğuna inanıyor ve Boğaz Köprüsü’nün de bisikletli ulaşıma açılması gerektiğini savunuyoruz.

Bu sebeple, köprülerde bisikletli ulaşımın normalleşmesi adına, bir dönem boyunca belirli aralıklarla, insanları sürekli köprüyü bisikletlerle geçmeye teşvik eden sürüşler ve meydan okumalar organize ettik.

Ayrıca köprülerin bisikletli ulaşıma açılması için

bir imza kampanyası başlattık.

Kategoriler
2011 Afet sonrası bisiklet Bisikletle aktivizm Kamusal alanda bisikletle sanat Pandemiye inat bisiklet

Kinosiklet

Kinosiklet Ne Anlama Gelir?

Kino, Almanca “Sinematograf” anlamına gelen “kinematograph” kelimesinin kısaltmasıdır. Bu kelime ayrıca, Edison’un icat ettiği, film izlemek için kullanılan ilk aletlerden biri olan “Kinetoskop”a atıfta bulunur.

Dolayısıyla Engelsiz Pedal için kinosiklet;
Bisikleti sinemayla birleştiren, buluşturan bütün projeler,
Bisikletin “sinemayı kamusal alana taşıyan bir araç olarak kullanıldığı” çalışmalar,
Çeşitli afet durumlarında veya ihtiyaç duyulduğu anlarda sinemanın kamusal yarar sağlamak üzere bisiklet üzerinde ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığı olaylar,
Bisikletin sinemayı herkes için erişilebilir kıldığı bütün zamanlarda kullanılan bir şemsiye kavramdır.

Bizler;
Sinemayı film izlemek için gereken bütün araçlarla(projeksiyon ve ses sistemi gibi) kamusal alanın en ücra köşesine kadar taşıyacak;
İhtiyaç durumlarında(afet sonrası psikolojik müdahaleler gibi) hızla hareket edip bölgeye ulaşabilecek,
Sinemayı herkes için erişilebilir kılmak amacıyla sürekli aktif olacak bisikletlerin hayalini kuruyoruz.

Kinosiklet Sürecine Örnekler

Van Depreminin Ardından, 2011

Siyah beyaz fotoğrafta Samet Aksuoğlu hafif kambur durarak deprem mağduru çocuklarla birlikte film seyrediyor. Fotoğraf sanki perdenin içinden çekilmiş gibi herkes kadraja bakıyor.
Siyah beyaz fotoğrafta Samet Aksuoğlu hafif kambur durarak deprem mağduru çocuklarla birlikte film seyrediyor. Fotoğraf sanki perdenin içinden çekilmiş gibi herkes kadraja bakıyor.

2011 Van Depremi’nden üç ay sonra, bölgede yaşayan çocukların zihnine yerleşen depreme dair imgeleri sevimli çizgi film karakterleriyle değiştirmek üzere, bir kinosiklet İstanbul’dan yola çıktı.

Bisikletle birlikte bir bisiklet römorku, römorkun içinde inverter jenaratör, projeksiyon cihazı, laptop, portatif perde, çadır, uyku tulumu, kamp ocağı gibi malzemeler de hazırlanmış, çocuklara mobil bir sinema deneyimi yaşatmak için her şey tamamlanmıştı. Kackar Bisiklet’den Yusuf Kartar’ın desteğiyle hazırlanan bu bisiklet, kinosiklet projelerinin ilk örneğiydi.

Samet Aksuoğlu'nun Kinosiklet için çizdiği ilk taslak çizim. Çizimde Kızılay çadırları, römorklu bisikletler ve çiçek böcek resimleriyle örtülü deprem çadırında neşeyle film seyreden çocuklar resmedilmiş.
Samet Aksuoğlu’nun Kinosiklet için çizdiği ilk taslak çizim. Çizimde Kızılay çadırları, römorklu bisikletler ve çiçek böcek resimleriyle örtülü deprem çadırında neşeyle film seyreden çocuklar resmedilmiş.

Projede, elli kadar çocuğa bir ay süresince Ekümenopolis tarafından sağlanan Uluslararası Animasyon Film Festivali seçkisi gösterildi. Her gün bir film izleniyor, ardından çocukların filmden ilham alarak resim çizebilmesi için uygun ortam yaratılıyordu.

Çocukları resim çizmeye hazırlamak için, önce izledikleri filmlerde hangi kavramları fark ettikleri üzerine 10-30 dakika arası tartışmalar yürütülüyor, beyin fırtınası sonucunda açığa çıkarılan kavramların ardından, çocuklardan bu kavramları kullanarak bir resim yapması isteniyordu. Resimlerin, Van’daki Sanat Sokağı’nda sergilenmesi hedeflenmişti.

Samet Aksuoğlu tarafından yazılan ilgili anı bloğunu okumak için tıklayın:

Covid19 Pandemisinin Ardından

Covid19 pandemisi, dünyanın dört bir yanında insanları evlerine kapatarak kamusal alana erişimi engelledi, azalttı ve bazı durumlarda yasakladı. Dolayısıyla bir kinosiklet, bu duruma müdahale etmek için Kadıköy sokaklarını arşınladı.

Pandemi günlerinde, pandemiyi de sel veya deprem gibi bir afet olarak değerlendirerek, Mehmet Ayvalıtaş Parkı’nda bir film gösterimi düzenledik. Bunu yaparken amacımız, insanları “pandemiye inat” bisiklete binmeye teşvik etmekti.

Kategoriler
2014 Ayrımcılık ve farkındalığa yönelik süreçlerimiz

Engelsiz Tasarımlar İçin İşaret Dili Eğitimleri

Engelsiz Pedal Derneği ve Tasarım Atölyesi Kadıköy işbirliğiyle 2014 yılında her hafta düzenli olarak organize edilen işaret dili eğitimleriyle;

Ana dili işaret dili olan ve olmayan insanların birlikte bir paylaşımda bulunmasını,

İşaret dilinin temel kavramlarıyla kavranan ve ortak kullanımı artan bir dil olarak anlaşılmasını,

İşitme engelli insanlarla işaret dili öğrenmek isteyen insanların bir araya gelebilecekleri bir alana sahip olmasını hedefliyorduk.

Eğitimlerimiz hakkında bir anı bloğu okumak için tıklayın.

Aşağıda, bu süreçten bazı ders kesitlerine dair videolara göz atabilirsiniz:

Kategoriler
2012 Ayrımcılık ve farkındalığa yönelik süreçlerimiz

Makam Şoförlüğü

2012 lında Engelsiz Pedal Derneği gönüllüleri tarafından başlatılan Makam Şoförlüğü süreci, tek başına kamusal alana çıkamayan engelli çocukların Hollanda tipi kasalı bisikletler aracılığıyla şehri güvenle keşfetmesini amaçlamıştır.

Her Şey Nasıl Başladı?

Makam Şoförlüğü projesinin başlangıç ve gelişim hikayesi, aynı zamanda Engelsiz Pedal Derneği’nin kuruluş hikayesiyle de paraleldir.

Hikaye şöyle başladı: Marmara Üniversitesi Bisiklet Kulübü’nden içlerinde Engelsiz Pedal kurucularından Samet Aksuoğlu’nun da bulunduğu birkaç öğrencinin, kamp yapmak üzere Sarıyer’e doğru bisiklet sürdüğü yağmurlu bir haziran günüdür. Öğrenciler Sarıyer’deki bir çaycıda çayın fiyatı hakkında pazarlık yaparken yan masadaki müşterilerden biri, Uğur Küçükşahin, öğrencilerin hayat enerjisinden ve neşesinden etkilenerek onlara çay ısmarlamaya karar verir. Elbette, çayla birlikte koyu bir muhabbet başlar.

Kendisi makam şoförü olarak çalışan Uğur Küçükşahin, bu muhabbet sırasında öğrencilere Ceyda isimli 12 yaşında bir kızı olduğundan, kızının bir kas hastalığı sebebiyle evden dışarı neredeyse hiç çıkamadığından söz eder.

Bu tanışmanın ardından Samet Aksuoğlu ve arkadaşları, Ceyda’nın annesi Tülay Küçükşahin’le de iletişime geçerek bir kasalı bisikleti Ceyda’nın güvenle binebileceği bir “makam aracına” dönüştürmeye, yani Ceyda’nın “makam şoförleri” olmaya karar verirler. Ceyda’nın evinden kırlentler, yastıklar, minderler toparlanıp bisikletin kasasına yerleştirilir, böylece Ceyda kasaya konforlu bir şekilde kurularak makam şoförleriyle birlikte sokaklara çıkar.

Nasıl Devam Etti?

“Sepetin içindeki çocuğun engelli olduğu dışarıdan bakanlar için belirgin değil. Hayatında belkide ilk defa o çocuk engelli olduğu için dışlanan değil bilakis İstiklal Caddesi’nde tahtına kurulmuş bisiklet ile gezdirilirken gıpta edilen bir çocuk haline geliyor.”

-Tülay Küçükşahin

Ceyda’nın kasalı bisikletle kamusal alanı keşfetmeye, onunla birlikte bisiklet sürenlerle sohbet etmeye başladığı sürüşlerden etkilenen Tülay Küçükşahin, bisikletin kızı üzerindeki olumlu etkisini fark eder. Bu değişimden Ceyda vasıtasıyla tanıdığı başka engelli ailelerine söz eder ve giderek daha fazla aile, çocuklarının bisiklet deneyimini tatması için makam şoförleriyle iletişime geçer.

Makam şoförlerinin ve çocukların sayısı arttıkça, proje daha fazla ses getirmeye başlar. Makam şoförü olmak isteyenler çeşitli eğitimlerden geçirilir, çocukların psikolojik iyilik halini korumak için de eğitim alırlar. Ve bu süreç, bir yol hikayesinden makam şoförlüğü projesinin gelişmesine, ardından gönüllülerin dernekleşme çalışmalarına başlamasına kadar devam eder.


Bu süreç hakkında farklı mecralarda yayımlanan haberlerden bazılarını sizin için derledik. Sürecin nasıl bir etki yarattığını incelemek için aşağıdaki haberlere göz atabilirsiniz:

Kategoriler
2014 Afet sonrası bisiklet Ayrımcılık ve farkındalığa yönelik süreçlerimiz Bisikletle aktivizm Göçmenler ve Bisiklet

Engelsiz Çorba

Engelsiz Çorba, engellilerin toplumu ilgilendiren konulara müdahil olmasını, kamusal alanın değişim ve dönüşümünde onların da ‘tuzunun bulunmasını’ sağlamak amacıyla EPD tarafından 2014 yılında başlatılan projedir.

Engelsiz Pedal gönüllüleri proje boyunca, yardım kuruluşlarından temin edilen yiyeceklerin evsizlere bisikletlerle mobil olarak ulaştırılmasını sağlamıştır. Hem medyada hem de toplumda ses getiren ve aylar boyunca Türkiye’nin dört bir yanından insanlarca desteklenen projemiz;

Sayısız evsiz ve mültecinin yiyeceğe erişimini sağlamış,

Yiyeceğe ulaşamayan insanların varlığı konusunu gündeme getirerek bu insanların medyadaki görünürlüğünü arttırmış,

İnsan hakları ve kamusal alana bisikletle erişim konularını bir arada ele alarak fark yaratmış,

Engellilerin aktif olarak rol aldığı, sorumluluk üstlendiği ve toplumsal bir problemle ilgili karar verici konumda olduğu bir örnek yaratmış,

Evsiz ve mültecilerin ilgili kuruluşlar tarafından daha çok fark edilmesini sağlayarak öncü bir misyon üstlenmiştir.

“Geceleri bisikletlerimizle sokağa çıkıyor, sabahın ilk ışıklarına dek pedallayarak evsizlere, mültecilere çorba dağıtıyoruz. Engelli engelsiz hep birlikte, çorba dağıtımına çıkan ÇorbaErkek ve ÇorbaKadın’larız.”


Açık Radyo’da Aydan Çelik ve Esra Ertan’ın hazırlayıp sunduğu Şeytan Arabası programına Mustafa İşcier ve Samet Aksuoğlu katılmış, Engelsiz Çorba projesini anlatmışlardır.

Şeytan Arabası · 72. Program